REKL

AYET-İ KERİME

قوات الاحتلال تعتدي على المواطن خالد الغباشي في مخيم الجلزونتقرير علي دار علي

Posted by ‎تلفزيون فلسطين Palestine tv‎ on 12 Haziran 2015 Cuma

18 Aralık 2013 Çarşamba

Varil bombaları'yla vurdu. Saldırılarda, 15'i çocuk 50 kişi, TOPLAM 1.179 kişi hayatını kaybetti.

Esed güçleri Halep başta olmak üzere Suriye’nin birçok şehrine varil bombası yağdırıyor. Rejimin ülke genelinde attığı 1.425 varil bombası ile 240'ı çocuk olmak üzere 1.179 kişi hayatını kaybetti.
Suriye'de 150 bine yakın insanın hayatını kaybetmesine neden olan savaş tüm şiddetiyle devam ediyor. Dünya 22 Ocak'ta Cenevre'de yapılması beklenen görüşmelere tartışırken, savaşın yerle bir ettiği ülkede ise katliam üstüne katliam yaşanıyor. Suriye İnsan Hakları Örgütü (SNHR) tarafından yapılan açıklamaya göre, orduya ait helikopterler dün Halep'in Şear, Katraci, Duhur Avde ile Meadi bölgelerini 'varil bombaları'yla vurdu. Saldırılarda, 15'i çocuk 50 kişinin yaşamını yitirdiği ifade edildi.


Suriye Yerel Koordinasyon Komitesi (LCC) de Esed güçlerine bağlı savaş uçakları ile helikopterlerin Halep'in 6 bölgesini bombaladığını ve kentin Raşidin bölgesinde Hizbullah destekli Esed güçleriyle mücahitler arasında yoğun çatışmaların yaşandığını iletti.

Diğer taraftan SNHR'nin hazırladığı raporda, Esed güçlerinin ülke genelinde bin 425 varil bombası atması sonucunda 240'ı çocuk olmak üzere bin 179 kişinin hayatını kaybettiği belirtildi.

Raporda, Baas rejiminin, bazıları 500 kiloya kadar ulaşan varil bombalarının mümkün olduğu kadar fazla zarar ve tahribat vermesini sağlamak için varillerin içine TNT patlayıcının yanı sıra şarapnel etkisi yapması amacıyla kesici ve delici demir parçaları koyduğu ifade edildi. SNHR'nin raporunda, rejimin varil bombasına yönelmesinin, füzelere göre çok daha ucuz olması ve büyük tahribat vermesinden kaynaklandığı kaydedildi. Rejimin attığı varillerin patlaması sonucu ülke genelinde ev, okul, cami ve kiliselerin de aralarında bulunduğu en az 5 bin 400 binanın yıkıldığı bildirildi.

10 Aralık 2013 Salı

Cemaat-i İslam Partisi lideri bu gece idam edilecek.

Bangladeş Cemaat'i İslami'nin Genel Sekreter Yardımcısı Fikir ve İlim Adamı Abdulkadir Molla bu gece idam edilecek.


Uluslararası Savaş Suçları Mahkemesi'nde geçtiğimiz Şubat'ta ömür boyu hapis cezasına çarptırılan Cemaat-i İslam Partisi liderlerinden Abdülkadir Molla bu gece idam edilecek.

Bangladeş'te Cemaat-i İslami Partisi liderlerinden Abdülkadir Molla, 1971'deki bağımsızlık savaşı sırasında insanlığa karşı suç işlediği gerekçesiyle idama mahkum edilmişti.

Cemaat-i İslami Partisi'nin Genel Sekreteri olarak görev yapan Molla, suçlamaları reddetmiş ve hakkında verilen ömür boyu hapis cezasının iptali için Temyiz Mahkemesi'ne başvurmuştu
     ERTELEME:
Bangladeş Yüksek Mahkemesi, Cemaat-i İslami Lideri Abdülkadir Molla'nın idamını yarın sabaha erteledi. 

Yargıç Seyid Mahmut Hüseyin, akşam saatlerinde idamın ertelenmesi kararını tebliğ ederken, savunma ekibinin lideri avukat Barrister Abdürezzak da cezanın infazının yerel saatle yarın saat 10.30'a (TSİ 07.00) ertelendiğini açıkladı. 

Savunmanın, erteleme kararının kopyasını, Dakka Merkez Cezaevi yönetimine sunduğu belirtildi.  


Bangladeş'te Cemaat-i İslami Partisi liderlerinden Abdülkadir Molla , 1971'deki bağımsızlık savaşı sırasında insanlığa karşı suç işlediği gerekçesiyle idama mahkum edilmişti.

7 Kasım 2013 Perşembe

Ertuş ile uzman çavuş, kaldırıldıkları hastanelerde de hayatlarını kaybediyor

Biri uzman çavuş 2 kişi hayatını kaybetti

Hakkari'nin merkeze bağlı Üzümcü Köyü yakınlarındaki güvenlik noktasında durdurulmak istenen minibüse ateş açıldı. Açılan ateşle 1 uzman çavuş ile minibüs yolcularından 29 yaşındaki Yücel Ertuş öldü. Olayla ilgili henüz resmi açıklama yapılmazken, İHD Hakkari Şube Başkanı İsmail Akbulut, minibüsün durdurulmak istendiği sırada yüksek mevzilerden ateş açıldığını, 1'i asker 2 kişinin öldüğünü öne sürdü.

'DUR' İHTARINA UYMADI

Olay, dün saat 23.00 sıralarında Hakkari il merkezine 30 kilometre uzaklıkta bulunan Üzümcü Köyü yakınlarında meydana geldi. Çukurca'dan Hakkari'ye gelen minibüs, Üzümcü Karakolu'ndaki askerler tarafından durdurulmak oluşturulan güvenlik noktasında istendi. 'Dur' ihtarına uymadığı öne sürülen, içinde Yücel Ertuş ile Cemil Korkmaz'ın bulunduğu minibüse bunun üzerine askerler tarafından ateş açıldı.

UZMAN ÇAVUŞ ŞEHİT OLDU

Açılan ateş sonucu araçta bulunan 29 yaşındaki Ertuş ağır yaralandı. Hakkari Devlet Hastanesi'ne kaldırılan Ertuş, yapılan müdahalelerine rağmen kurtarılamadı. Bu sırada olay yerinde bulunan 1 uzman çavuşun da bu sırada ağır yaralandığı ve kaldırıldığı Hakkari Asker Hastanesi'nde kurtarılamayarak şehit oldu. Yetkililer soruşturmanın devam ettiğini, daha sonra açıklama yapılacağını, minibüste bulunan Cemil Korkmaz'ın ise gözaltına alındığını açıkladı.

İHD: YARGISIZ İNFAZ

Hastaneye gelen İHD Hakkari Şube Başkanı İsmail Akbulut, dün gece meydana gelen olayda 1'i asker 2 kişinin hayatını kaybettiğini belirterek, şöyle dedi: "İçerisinde 2 kişinin bulunduğu araç, daha önce Çukurca-Hakkari karayolu üzerinde bulunan Geçimli Karakolu'nda durduruluyor. Yoluna devam eden araç, bu kez de Üzümlü Karakolu'nda tekrar durdurulmaya çalışılırken yüksek mevzilerden ateş açılıyor. Bu sırada yolda aracı durdurmaya çalışan uzman çavuş ile minibüste bulunan sivil vatandaş; Ertuş, ağır yaralanıyor. Ertuş ile uzman çavuş, kaldırıldıkları hastanelerde de hayatlarını kaybediyor. Bu tamamen yargısız infazdır. Olayın takipçisi olacağız. Cumhuriyet Savcısı ile görüştük. Olayı tüm detayları ile takip ediyoruz. Hazırlayacağımız raporu da basınla paylaşacağız."

31 Ekim 2013 Perşembe

ALLAH cc EMRETTĞİ İÇİN VATAN MİLLET SEVGİSİNİ YAŞATAN HERKESE DUA"CIYIZ

VATAN MİLLET SEVGİSİNİ ALLAH cc EMRETTĞİ İÇİN  
                      DUA"CIYIZ

Asya ile Avrupa yakası, Boğaz’ın altından Marmaray ile birleşti. Sultan Abdülmecit’in hayal ettiği, Sultan Abdülhamit’in çizimlerini yaptırdığı 150 yıllık ‘rüya proje’ ile iki yaka Boğaz’ın 62 metre altından batırma tünelleriyle birbirine bağlandı.

 2004’te temeli atılan Marmaray’ın ilk etabı bugün açılıyor. 13,6 kilometrelik hatta pik saatlerde 5 dakikada bir sefer yapılacak. Yolculuk ücreti ise 1,95 lira olacak. Köprü trafiğine alternatif olarak görülen Marmaray’ın birçok noktada toplu ulaşım sistemleriyle entegrasyonu bulunuyor. Haliç Metro Geçiş Köprüsü de hizmete alındığında kentin ana metro hatları Yenikapı’da entegre olacak. Halihazırda açılan Marmaray ile kentin ulaşım sistemleri arasında aktarma yaparak ulaşım sağlanacak.

Japonya Başbakanı Shinzo Abe, Türkiye ile Japonya arasındaki dostuluğun önemini vurgulayarak, "150 yıllık rüyanızın gerçekleştiği bugün, doğu ile batıyı birleştiren metropol İstanbul'a ayak bastığımda aklımdan hep böyle düşünceler geçti. 'Asya'ya barış ve Asya'ya refah'. Türkiye ve Japonya, Asya'yı uçuran iki kanattır. Asya'nın iki kanadıdır" dedi.

TBMM Başkanı Cemil Çiçek ise, "Daha dün denecek kadar kısa bir süre evvel, yatırım yapamayan, maaş ödeyemeyen, borç bulamayan, iki yakası bir araya gelemeyen bir Türkiye'den, iki kıtanın yakasını bir araya getiren bir güne, bir mutluluğa ulaştıysak gerçekten bugün Cenab-ı Hakk'a çok şükretmeliyiz" dedi.

Denizin altından geçecek bu trenlerin yolcuları olduğu kadar sevgiyi, kardeşliği, aşkı da kıtalar arasında taşıyacacağını dile getiren Erdoğan, 2015'te te biraz daha güneyden, içinden otomobillerin geçeceği tüp geçidin de bitirileceğini kaydetti. Denizin altındaki çalışmaların devam edeceğini, aynı yıl 3. köprünün de inşallah bitirileceğini dile getiren Erdoğan, bunların, İstanbul'un ulaşımı için iktidarlarının neler yaptığının ortaya koyulması
bakımından önemli olduğunu söyledi.

Marmaray'ın Pekin ile Londra'nın arasını bağlayan bir tünel olduğunu, dünyayı ilgilendiren bir proje olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Gül, "Son yıllardaki istikrar, güven ortamı büyük projeleri devreye sokma imkanı verdi. İnanıyorum ki; bu istikrar devem ettiği sürece büyük projeler Türkiye'nin hizmetine sunulacaktır. Değerli kardeşim Başbakan Erdoğan bu projeyi büyük bir kararlılıkla takip etti. Değerli Bakan Yıldırım, kararlı ve bilgili şekilde takip etti" diye konuştu. 

17 Ekim 2013 Perşembe

Türkiye'nin yaptığı ihanettir' DİYEN HAİNLERİ TANIDINMI?

Türkiye'nin uzun menzilli füze sistemi satın alımı için Çin ile öngörüşme kararı almasıyla başlayan NATO ve Batılı müttefiklerindeki rahatsızlık sürüyor.

Alman Spiegel Online sitesine açıklama yapan adı açıklanmayan Amerikalı bir general, "Ankara'nın satın alma planını hayata geçirmemesi için yoğun baskı yapıyoruz. Bir NATO ortağının, bu kadar önemli, güvenlik açısından gerekli bir donanımı Çin'den temin etmesi doğru olmaz" dedi. İngiliz bir askeri yetkili de füze savunma sisteminin Çin'e sipariş verilmesi halinde "Bir daha kapanması mümkün olmayan güvenlik açığına yol açacağını" savunurak "Türkiye'nin yaptığı, ihanettir" dedi.
Reuters ajansı Çin'in sofistike füze sistemlerini Türkiye'ye satarak NATO ve Washington'ı öfkelendirmesinin sürpriz olmadığını öne sürdü. Çin'in Ortadoğu'daki nüfuzunu ekonomik olduğu kadar askeri açıdan da güçlendirmeye çalıştığı belirtilen yorumda Türkiye'nin Batılı muadilleri yerine 3.4 milyar dolara Çin yapımı FD-2000 füze savunma sistemini seçmesi de bu çerçevede değerlendirildi. Eski Amerikan yönetimlerinde görev almış Christina Lin; "Bu bir uyan çağrısıdır" diyor.
Kaynak: Hürriyet

13 Ekim 2013 Pazar

Alkollü sürücülerin hasarını sigorta şirketleri karşılıyor. Faturayı da bütün vatandaşlara yansıtıyor

Trafik kazalarında yakınlarını kaybedenlerin otobüs kazalarında 175 bin, otomobil kazalarında da 250 bin liralık teminatı sigorta şirketlerinden tahsil etmeyi unuttuğu ortaya çıktı.

Yetkililer, sigorta şirketlerine başvuru halinde en geç 8 gün içinde paranın ödeneceğini belirtti.

Özellikle bayramlarda en üst seviyeye çıkan trafik kazaları büyük dramlara yol açarken kaza sonrası sigortacılık alanında önemli unutkanlıkların yaşandığı belirtildi. Otobüs ve otomobillerin karıştığı kazalarda yakınlarını kaybeden vatandaşların 175 bin ila 250 bin liralık tazminatı almadığı, aracıların ise bu tazminatı gelir kapısına dönüştürdüğü bildirildi.

BAŞVURMAK GEREKİYOR

Euro Sigorta Yönetim Kurulu Başkan Vekili Gürkan Ateş, otobüslerle yolculuk yapan vatandaşların ödediği bilet fiyatlarının içerisinde zorunlu ferdi kaza sigortası primlerinin de bulunduğuna dikkat çekti. Ölüm ve sakatlıklar olması halinde yolcu başına 175 bin liraya kadar teminat ödendiğine işaret eden Ateş, kaza sonrasında yaşanan ölüm olaylarından sonra çoğu zaman başvuru gelmediği için 175 bin liranın varislere ödenemediğini söyledi.

8 GÜN İÇİNDE ÖDEME

Çoğu vatandaşın bu teminatlardan habersiz olduğunu belirten Ateş, "Kazalarda yakınlarını kaybedenler sigorta şirketlerine başvurdukları takdirde en geç 8 gün içerisinde azami 175 bin liralık teminatı alır. Biz bu parayı ödemeye hazırız. Bunun için başvuru yapıp, veraset ve intikal belgesi gibi gerekli kanunu, belgeleri tamamlamak yeterli. Ancak ne yazık ki başvuru yeterince gelmiyor" dedi.

OTOMOBİLE 250 BİN LİRA

Gürkan Ateş, aynı şekilde otomobillerde de kaza nedeniyle ölüm durumunda varislere 250 bin liraya kadar teminat ödendiğini, buradan da yine unutkanlık ya da bilgisizlik nedeniyle yeterli başvuru gelmediğini söyledi. Ateş, otomobillerde en fazla 5 kişi üzerinden 1 milyon 250 bin liraya kadar teminat bulunduğunu, bu teminatın kaza sonrası hastanelerde yaşanan ölümler için de geçerli olduğunu belirtti.

TAKİP EDİYORLAR

Gürkan Ateş, vatandaşların sigorta teminatları konusunda yeterli bilgiye sahip olmaması ya da unutkanlık gibi nedenlerle teminat başvurusunda bulunmamasından özellikle avukatların önemli kazançlar sağlamaya başladığını kaydetti.

Vatandaşın sigorta şirketine başvurması halinde 8 gün içerisinde hiçbir engelle karşılaşmadan zaten teminat hakkını alabildiğini belirten Ateş, "Bazı avukatlar bu kazaları takip edip ölenlerin yakınlarına ulaşıyor.

Varislerden vekalet alıp dava yoluyla tahsilat yapan avukatlar hem sigorta şirketlerine ek maliyet yüklüyor hem de varislerden pay alabiliyor. Vatandaş avukata gitmeden direkt başvurursa 8 gün içinde teminatı ödemeye zaten hazırız" ifadesini kullandı.

'Tespit tutanağına göre alkollü sürücü kalmadı'

Gürkan Ateş, Kaza Tespit Tutanağı (KKT) uygulamasının bir dizi usulsüz uygulamayı beraberinde getirdiğini belirtirken, "KKT sayesinde adeta alkollü sürücü kalmadı. Hiçbir kazada tarafların herhangi birinde alkole rastlanmıyor.

Taraflar aralarında anlaşıp alkol beyanı yapmıyor. Dolayısıyla alkollü sürücülerin hasarını sigorta şirketleri karşılıyor. Faturayı da bütün vatandaşlara yansıtıyor. Oysa bu önlenebilse primlerdeki artış frenlenebilir" dedi.

TRAFİK CEZASI PRİMİ YÜKSELİRSE KAZALAR AZALIR

Gürkan Ateş, Türkiye'de zorunlu ve kasko araç sigorta primlerinin belirlenmesi sırasında etkili bir risk analizi yapılamadığını söyledi. Özellikle ABD ve Avrupa ülkelerinde kesilen trafik cezalarının prim ücretlerinin belirlenmesinde baz teşkil ettiğini belirten Ateş, "Türkiye'de trafik cezaları prim yükünü ve riskini etkilemediği için insanlar daha dikkatsiz araç kullanıyor.

Oysa Türkiye'de de kesilen her ceza sigorta prim indirimini kaldırıp prim yükünü yükseltse insanlar daha dikkatli araç kullanır, hız sınırını mümkün olduğunca aşmaz, tehlikeli hareketlerden kaçınır. Özellikle bayramlarda da böylesine yüksek trafik kazalarıyla karşılaşılmaz" dedi.

SİGORTA PRİMİ UCUZLAMAZ

Sigorta sisteminde sürücü riskinin yeterince ayrıştırılamadığını belirten Gürkan Ateş, "Bu yüzden namussuzların hasarını namuslular ödüyor. Sigorta şirketleri tüm giderleri herkese yansıtıyor. Düzgün araç kullanan, kural dışı yollara başvurmayan vatandaşın prim yükü bu yüzden düşmüyor" diye konuştu.

Ateş, özellikle son dönemde olağanüstü artış gösteren zorunlu sigorta ve kasko poliçe ücretlerinde düşüş olup olmayacağı sorumuza, sektörün bu yılın ilk 7 yılında trafik sigortasından 3,9 milyar lira zarar ettiğini bu nedenle önümüzdeki yıl fiyatlarda düşüş değil aksine bir miktar artış yaşanabileceğini söyledi.

BİREYSEL SİGORTA OLMALI

Trafik Mağdurları Derneği Başkanı Yeşim Ayöz: Bütün ticari araçların zorunlu trafik sigortasıyla birlikte bireysel sigortası olmalı. Eğer yolcu taşıyorsa söz konusu firma yolcuya da sigorta yapmak zorunda. Kaza olması halinde bütün tedavi masrafları sigorta tarafından karşılanır. Öte yandan trafik sigortalarının ödediği destekten yoksun kalma tazminatı var.

Kazazede maddi ve manevi tazminat davası açarak yapılacak hesaplamalara göre de tazminat miktarı kazanır. Tazminat miktarı da engel durumu, yaşı, işinden ne kadar ayrı kaldığı gibi nedenlere bağlı olarak belirlenir. Ölmesi durumunda da kazazede yakınları sigorta poliçesinden ortalama 250 bin lira gibi bir miktar alması söz konusu. Bu kadar imkan varken çoğu vatandaş bundan habersiz.

Son dönemde bu işin karaborsacıları çıktı

Avukat Ali Oktay: Tazminat konusunda sigorta şirketleri kendi menfaatini gözetiyor. Ölenin yakınlarının alması gereken tazminat miktarını ölen şahsın yaşı, maaşı, eş ve çocuk sayısı belirliyor. Sigorta şirketleri çoğu durumda tazminat miktarını asgari ücret üzerinden düzenliyor. Bu durum ölenin yakınlarının hakkının gasp edilmesine neden olabiliyor.

Ölen şahıs, inşaat işçisiyse ve maaşı bordro üzerinde düşük gösterilmişse, biz bunu şahitlerle mahkemede kanıtlayarak tazminat miktarını en yüksek seviyede alıyoruz. Vatandaşlar en geç 2 ay içinde tazminatlarını alabiliyor. Son dönemde bu işin karaborsacıları da ortaya çıktı.

Daha önce sigorta şirketinde çalışan bazı kişiler hayatını kaybedenleri tespit edip onlara rehberlik ediyor. Lakin mevzuatı bilemedikleri için tazminat miktarının da düşük kalmasına neden oluyorlar. Bununla beraber vatandaşın almayı hak kazandığı tazminatın en az %30'unu da alıp vatandaşları mağdur ediyorlar.

Sürücü yüzde yüz kusurlu olsa bile ödeniyor

Türkiye Sigorta, Reasürans ve Emeklilik Şirketleri Birliği (TSREŞB) Başkanı Recep Koçak: Bu tazminat hakkı konusunda; medyanın da desteğiyle vatandaşların bilinci artıyor. Aslında vatandaşların daha az bildiği Güvence Hesabı Kurumu var. Nedir bu? Herhangi bir sigortası olmayan vatandaşlara da trafik kazası geçirmeleri durumunda ödeme yapılmasıdır. Yani bir kişiye araç çarpıp kaçtı.

O kazada ölen ve yaralanan için de başvuru halinde tazminat ödeniyor. İşte bu Güvence Hesabı Kurumu kamuoyunda yeterince bilinmiyor. Ayrıca Yargıtay kararı var. Sürücü yüzde 100 kusurlu olsa da geride kalan yakınlarına tazminat ödeniyor.

Vatandaşlarımıza şunu tavsiye ediyoruz: Kaza sonrası avukat ihtiyacı duymadan direkt sigorta şirketlerine giderek tazminat talebinde bulunmaları. Çünkü zaman zaman bazı avukatlar vatandaşları suiistimal edebiliyor."

8 AYDA 2435 KİŞİ HAYATINI KAYBETTİ

Bu yılın ilk 8 ayında trafikte ağır kayıplar verildi. Ülke genelinde 106 bin 252 ölümlü ve yaralamalı kaza meydana geldi. Bin 974 ölümlü kazada 2 bin 435 kişi hayatını kaybetti. 104 bin 278 yaralamalı kazada ise 181 bin 318 kişi yaralandı. İlk 8 ayda 682 bin 846 da maddi hasarlı kaza oldu.

5 Ekim 2013 Cumartesi

BÜYÜK GÖSTERİ YARIN Demokrasiye dönülmesini isteyenler...

Mısır'ın başkenti Kahire'de ülkenin seçilmiş ilk Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi'ye destek veren yüzlerce kişi, Mursi'ye karşı 3 Temmuz'da darbe düzenleyen ordunun destekçileriyle Tahrir Meydanı'nda çatıştı. Üç aydır ilk kez çatışmanın yaşandığı meydanda bir Mursi taraftarına kurşun isabet ettiği ve kaldırıldığı hastanede hayatını kaybettiği bildirildi. Yüzlerce kişiden oluşan grup, üzerinde Rabia işaretinin bulunduğu bayrağı taşıyarak ordu yanlılarıyla karşı karşıya geldi. Polis, Mursi taraftarlarına karşı gözyaşartıcı gaz ve silah kullandı. Mısır'ın farklı kentlerindeki gösterilerde 7 kişinin öldüğü bildirildi. 

Mısır’da darbe karşıtları, yasaklara rağmen 3 Temmuz’da askeri darbeyi dün başkent Kahire’nin Tahrir Meydanı’na yürüyerek protesto etti. Darbe karşıtları halkı yarın Tahrir’de gösteri yapmaya çağırdı.

Mısır’da baskıyı reddeden binlerce Mısırlı darbe karşıtı, dün başkent Kahire’de 3 Temmuz’da sivil muhalefetin desteğiyle gerçekleştirilen askeri darbeyi protesto etti.

Gösteriler başkent Kahire’nin birçok bölgesinde yapıldı. En geniş katılımın olduğu yer ise Maadi semti oldu. Maadi semtinden Tahrir Meydanı’na yürüyen binlerce kişiye sivil polisler ve askerler müdahale etmek isteyince olaylar çıktı.

Göstericiler ellerinde Mısır bayrakları ve direnişin sembolü Rabia afişleri, yüzlerinde de 3 Temmuz’daki askeri darbeden sonra cezaevine gönderilen Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi maskeleriyle yürüyüşe devam etme kararı alırken saldırıya uğradı. Protesto sırasında bir kişinin hayatını kaybettiği, çok sayıda kişinin de yaralandığı belirtildi.

ADEVİYYE YOLU KAPANDI

Demokrasiye dönülmesini talep eden darbe karşıtları Tahrir Meydanı’na girmeleri engellendikten sonra Adeviyye Meydanı’na yöneldi.

Asker ve polis Adeviyye Meydanı’na girilmesini engellemek için bölgedeki yoğunluğunu artırdı. Ağustos ayında darbe karşıtlarının bulunduğu Adeviyye Meydanı’nı boşaltmak için şiddete başvuran geçici yönetim, yüzlerce sivilin ölümüne yol açmıştı. Mısır resmi haber ajansı MENA, birçok kentte daha gösteri yapıldığını duyurdu.

BÜYÜK GÖSTERİ YARIN

Bu arada darbe karşıtları yarın da Tahrir Meydanı’nda büyük bir gösteri yapmaya hazırlanıyor. Genelkurmay Başkanı Sisi’yi Hitler’e benzeten darbe karşıtları, özellikle gençleri pazar günü Tahrir’e gitmeye çağırdı.

3 Ekim 2013 Perşembe

Eşek arıları 1640 kişiden 42'sini öldü

Çin'in kuzeyindeki Shaanxi eyaletinde, ender görülen eşek arısı saldırısında yaralanan 1640 kişiden 42'sinin öldüğü bildirildi. 

Resmi Xinhua ajansına göre, Temmuz ayında başlayan saldırı sonrasında yaralananların hastanede tedavi gördükleri kaydedildi. Bölgeye uzmanlardan oluşan üç sağlık ekibi gönderildi. 

Saldırının yoğun olarak görüldüğü Ankang şehrindeki orman bürosundan haşere kontrol uzmanı Huang Rongyao, sebebi bilinmeyen saldırıyla ilgili olarak, haşerelerin aktif olmasına neden olan ve iki ay süren sıcak hava ile yerel bitki örtüsündeki büyüme trendinin eşek arılarının sayısını burada arttırdığını söyledi. 

Kuzeybatı Tarım Ormancılık Üniversitesi'nde Entomoloji Profesörü Hua Baozhen ise, saldırının ana nedeninin ekolojik değişimin sonucunda örümcekler ve kuşların da dahil olduğu eşek arılarının doğal düşmanlarının sayısındaki azalış olduğunu ifade etti. 

EŞEK ARISININ ÖZELLİĞİ NEDİR?

Eşek arısı ya da Vespa, Vespidae familyasına ait yaban arısı cinsi. Türkiye'deki yaygın türü "sarıca" olarak bilinen Avrupa eşek arısıdır (Vespa Crabro).

Gövdesi kızılımsı sarı ve siyah çizgili olan eşek arıları oldukça iri yapılıdır; uzunlukları arı beyinde 30 mm'yi, işçi arılarda 23 mm'yi bulur. Yeryüzünde geniş bir bir dağılım gösteren bu yaban arıları, bazen kova büyüklüğünde olan yuvalarını ağaç kovuklarında, duvar oyuklarında ender olarak da toprak üstünde kurarlar. Yuvaların içi, çiğnenmiş bitkisel maddelerin tükürükle karışmasından oluşmuş, kağıda benzer peteklerle döşelidir. Eşek arıları ağızlarındaki dişleriyle ısırır. Ancak zorda kaldığı vakit iğnesini batırır. Bu iğne zehirlidir. Sokması çok ağrı veren eşek arısının zehiri, insanda ağır alerji tepkilerine yol açabilir.

2 Ekim 2013 Çarşamba

Anne karnındayken içinde büyüdüğü açıklandı.

Çin 'de yaşanan bir olay tıp dünyasında büyük yankı uyandırdı.
Nefes alma zorluğu çeken bebeği hastaneye götüren aile, bebeklerinin karnında ikizinin bulunduğunu öğrendi.
Huaşi bölgesinde 2 yaşındaki Şiao Feng adlı çocuk, nefes alma güçlüğü çekince ailesi hastaneye götürdü. Çocuğun rahatsızlığını merak eden ebeveynler duyduklarıyla şoke oldu.
Çekilen röntgende Feng'in karnında bir bebek bulunduğu ortaya çıktı. Zorlu bir operasyonla alınan sağlıklı bebeğin, Şiao'nun ikizi olduğu ve anne karnındayken içinde büyüdüğü açıklandı. 

27 Eylül 2013 Cuma

ÇOCUKLARINIZI KİMLERE NERELERE TERK EDİYORSUNUZ

Özel okulda çocuk pornosu skandalı

İstanbul'da yabancı uyruklu erkek öğretmen, "özel bir okulda 6-15 yaş arasındaki bazı kız çocuklarının gizlice etek altı görüntülerini çektiği" iddiasıyla gözaltına alındı. Gözaltına alınan öğretmenin bilgisayarında, 1117 çocuk pornosu fotoğrafı, 80 video görüntüsü ve 19 ayrı kız öğrencinin gizlice çekilmiş etek altı görüntüleri bulundu.

İstanbul Emniyet Müdürlüğü Siber Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, internetten çocuk pornosu görüntüleri ve fotoğrafları indiren bir kişiyi tespit etti.

Üsküdar'daki evinde yakalanan yabancı uyruklu B.L.H. adlı kişinin 2 dizüstü bilgisayarına el konuldu.

B.L.H'nin dizüstü bilgisayarlarında yapılan incelemede, internetten indirilmiş 1117 çocuk pornosu fotoğrafı ve 80 video görüntüsü olduğu tespit edildi.

Dizüstü bilgisayarlarda 6 ile 15 yaş arasındaki 19 ayrı kız öğrencinin gizlice çekilmiş etek altı görüntülerinin de bulunduğu görüldü.

Sorgulamaya alınan B.L.H'nin, özel bir okulda biyoloji öğretmenliği yaptığı ve 19 kız öğrencinin etek altı görüntülerini gizlice çektiği öğrenildi.

Gözaltında tutulan B.L.H'nin işlemleri tamamlandıktan sonra adliyeye sevk edileceği bildirildi.
ALINTI

25 Eylül 2013 Çarşamba

Depremin Ardından Yeni Bir Ada Oluştu!


Pakistan'da deprem Pakistan’ın güneybatısında meydana gelen 7.8'lik depremin ardından ölü sayısı 208'e çıktı.

Merkez üssünün Pakistan'ın güneybatısında bulunan Belucistan eyaleti olduğu belirlenen depremin ardından bir de 'ada' oluştu.

Yetkililerin açıklamalarına göre depremin şiddetiyle Gvadar kenti sahilinde büyük bir kaya kütlesinin karayla bağlantısı koptu. Umman Denizi’nde oluşan yeni adanın genişliğinin 2-3 kilometre civarında olduğu belirtildi.

CAN KAYBININ ARTMASINDAN ENDİŞE EDİLİYOR
Depremden en çok Avaran bölgesinin etkilendiğini söyleyen yetkililer arama - kurtarma çalışmalarının sürdüğünü kaydetti. Yetkililer can kaybının artmasından endişe ediyor.

Depremin Hindistan'ın başkenti Yeni Delhi'de de hissedildiği belirtildi. Depremin, hasar gören bölgelerle iletişimi zorlaştırması kurtarma görevlileriyle hükümet yetkililerinin meydana gelen yıkımın büyüklüğünü değerlendirmesini güçleştiriyor. Geçen nisan ayında yaşanan ve merkez üssü İran-Pakistan sınırı olan depremde nüfusun seyrek olduğu Belucistan eyaletinden 30 kişi hayatını kaybetmişti.

22 Eylül 2013 Pazar

Hakan Şükür, Beşiktaş-Galatasaray karşılaşmasında yaşanan olayları yorumladı.

Hakan Şükür: Her Şey Önceden Planlanmış

Hakan Şükür, Beşiktaş-Galatasaray karşılaşmasında yaşanan olayları yorumladı.
Spor Toto Süper Lig'in 5. haftasında oynanan Beşiktaş-Galatasaray maçının son anlarında çok büyük olaylar çıktı. Maçın uzatma anlarında Melo'nun kırmızı kart görmesinin ardından saha bir anda karıştı ve çok sayıda Beşiktaş taraftarı sahaya girdi.İki takım oyuncuları ve hakemler soyunma odasına giderken maç da yarıda kaldı. Maçın ardından Lig Tv yorumcusu ve AK Parti milletvekili Hakan Şükür de yaşanan olaylarla ilgili çarpıcı değerlendirmelerde bulundu."HER ŞEY ÖNCEDEN PLANLANMIŞ"Olayların saha içinde yaşanan gerginliklerin Melo veya başka bir futbolcunun yaptıklarıyla ilgisi olmadığını belirten Şükür, "Bu yaşananların futbolla alakalı olduğuna kesinlikle inanmıyorum. Çok kalabalık ve önlem alınması zor bir statta oynandı maç. Olayların önceden planlanmış olma ihtimali var" dedi.
        Her
        Şey Önceden Planlanmış

İçişleri Bakanı Muammer Güler, Şansal Büyüka'nın sunduğu Maraton programına katıldı. Güler, Beşiktaş-Galatasaray maçının 93. dakikasında çıkan olaylar nedeniyle tatil edilen maçta, 66 kişinin gözaltına alındığını açıkladı.İçişleri Bakanı, şu açıklamaları yaptı:"ÜZÜNTÜ VERİCİ""Ülkenin önemli derbisinin böyle bitmiş olması üzüntü verici. Kanun çerçevesinde değerlendirmek zorundayız. TFF'nin maçla ilgili alacağı kararlar yetki sınırımızda değil. Şimdi maalesef seyircinin sahaya girmesi nedeniyle maç tatil edildi. Öngürülmeyen bir durum. Stattaki kameralarla tespit edilen herkesle ilgili gereken yapılacak. "66 KİŞİ GÖZALTINDA"Maça girmekten men ettiğimiz kişileri yeniden stada sokmayacak bir sistemi kurmayı hedefledik. Bununla ilgili bir çalışma var. Kamera sistemi çok kısa sürede kullanılacak. Çıkan olaylarda 66 gözaltı var. Polis teşkilatı olarak gerekeni yapacağız. Olayın başka boyutları var. Organize olup olmadığı konusuna bakacağız. Elbette ki burada müeyyidelerin caydırıcı şekilde uygulanması lazım. "CAYDIRICI BİR DURUM YOK"4 binin üzerinde men kararı var. 4582 kişi hakkında men kararı verdik Men kararı alınan 2100 kişinin karakola gelip imza vermesiyle ilgili caydırıcı bir durum olmadı. Bununla da ilgileneceğiz."

Hatay'da sahnelenen provokasyonun arkasında bakın kimler çıktı...

MİT, Hatay'daki derin yapıyı deşifre etti

Suriye'de iç savaş çıktıktan sonra Hatay'da sahnelenen provokasyonun arkasında bakın kimler çıktı...

Son dönemde suların durulmadığı Hatay'da meydana gelen olayların ardındaki derin yapı deşifre edildi. Hatay'da Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Bölge Müdürlüğü'nün kurulmasıyla daha aktif alan çalışması yapan istihbarat birimleri şehir genelinde yaşayan ve adını Özel Kuvvetler olarak değiştiren Seferberlik Tetkik Kurulu'nun sivil uzantıları olduğu belirtilen yüzlerce şahsı tespit etti. Konuyla ilgili rapor hazırlayarak Ankara'ya gönderen MİT, işadamı, aşiret reisi, siyasetçi, çiftçi, akademisyen, esnaf gibi meslek gruplarından 209 kişinin 'özel görevli' Özel Kuvvetler elemanı olarak çalıştığını ortaya çıkardı.
HEDEF: GERİLİM VE ÇATIŞMA
Geçtiğimiz haziran ayında Gezi Parkı bahanesiyle tırmandırılan olaylar üzerine harekete geçen emniyet ve istihbarat birimleri, Hatay'da görevli Özel Kuvvet mensuplarının bir kısmını Kozmik Oda'dan elde edilen bilgilerle tespit etti. 69'u Antakya'da, 20'si Reyhanlı'da, 8'i Kırıkhan'da 16'sı Samandağ'da geri kalanı ise Dörtyol, Yayladağı ve İskenderun'da yaşadığı belirlenen sivil kaos timlerinin hemen hemen her meslek grubundan seçilmiş kişiler olması dikkat çekiyor. Kaotik söylentilerle şehirde gergin iklimi sürekli diri tutmaya çalışan derin yapılanmanın marjinal örgütleri sokak eylemleri için organize ettiği de belirlendi.
KENTTE YÜZLERCE NAYLON STK KURULDU
Hatay'daki Ergenekon bağlantılı sivil kaos timlerinin Reyhanlı saldırganlarıyla bağlantılı olduğu, yerel siyasete müdahale edebildikleri de ortaya çıktı. Özellikle Suriyeli mültecilere karşı yerel halkı sürekli kışkırttığı anlaşılan bu şahıslar sosyal medyanın yanısıra son bir yılda kurulan sivil toplum kuruluşları vasıtasıyla da örgütleniyor. Suriye'de iç savaşın başladığı günlerde buyana şehirde yüzü aşkın STK'nın kurulduğu biliniyor. Yerel idare, bu kaos timlerine karşı harekete geçmiş durumda. Yetkililer Sünni, Alevi ve Hıristiyan din adamlarıyla buluşarak halka itidal çağrısı talep ediyor.
İSİM İSİM TESPİTLER
MİT raporlarında Özel Kuvvetler'e bağlı hücrelerin 2009 yılında harekete geçirildiği belirtiliyor. Hatay'daki 'derin güçler'in 2009'da Türk-Kürt gerilimi planladığı, bu doğrultuda BDP İlçe Başkanlığı'nın yakılması eyleminde bulunduğu, hedeflenen gerilim başarıya ulaşmayınca bu sefer yeni hedef olarak Sünni-Alevi çatışmasının planlandığı öğrenildi. Rapora göre Hatay'da faaliyet gösteren 209 kişi arasında şu isimler bulunuyor: 'M.S' (aşiret reisi), 'M.M' (çiftçi), 'Ş.Ç' (çiftçi), 'F.T' (işadamı), 'G.Ş' (tüccar), 'A.G' (işadamı), 'H.D' (aşiret reisi), 'B.B' (siyasetçi), 'K.A', 'A.G', 'U.A' (serbest meslek), 'O.M' (işletmeci)...  

Kaynak: Yenişafak

5 Eylül 2013 Perşembe

KONTROLSÜZ ŞEKİLDE ÜLKEYE DAĞILIYORLAR

SINIR KONTROL EDİLEMİYOR"
Şanlıurfa Valiliği: Sınırdan Geçişler Kontrol Edilemiyor

* Suriye'nin Rakka ilindeki çatışmalar ve hava saldırıları sonrasında Akçakale Sınır Kapısı'na yoğun bir mülteci akını yaşandı. Yaşanan yoğunluk ve aşırı yüklenme nedeniyle sınır kapımızdan geçişler, kontrol edilemez bir hal almıştır. Pasaport kontrolünün yanı sıra kişilerin beraberinde getirdiği koli, çanta ve malzemelerin denetimi de yetersiz kalmaktadır.

"GÖREVLİ PERSONELİN CAN GÜVENLİĞİ YOK"

* Akçakale Gümrük Kapısı'nın modernizasyonu henüz tamamlanmadığı için Suriye'deki savaştan kaçan mültecilerin sınır kapısına kalabalık bir şekilde yığılmaları halinde görevli personelin kendi can güvenliği ve genel güvenlik açısından zafiyet oluşmaktadır.
Giren-çıkan kişilerin kimlik kontrolü ve kaydı, resim çekimi, üst ve eşya araması sağlıklı yapılamamaktadır.

"KONTROLSÜZ ŞEKİLDE ÜLKEYE DAĞILIYORLAR"

* Akçakale ve Harran'daki mülteci kamplarının dolu olması nedeniyle sınır kapısından Türkiye'ye giriş yapan Suriyelilerin, söz konusu barınma yerlerine kabul edilmedikleri ve kontrolsüz bir şekilde akrabaları aracılığıyla ülkemize dağıldıkları belirlenmiştir.

"PKK, KONTROLSÜZLÜKTEN FAYDALANIYOR"

* PKK'nın Suriye uzantısı olan PYD güçlerinin yoğun olarak bulunduğu Kobani ve Rasulayn ilçelerine Şanlıurfa'nın sınır olması ve Akçakale Sınır Kapısı'nda yaşanan yoğunluğa bağlı kontrolsüz geçişlerden PKK mensupları ve işbirlikçileri örgütsel faaliyetlerde bulunmak için faydalanmaktadır. Suriye'de bazı resmi kurumların PKK'nın kontrolüne geçmesi nedeniyle bu kurumların imkanları ile örgüt mensuplarına resmi nitelikte pasaport gibi belgeler hazırlanabileceği, bu bağlamda PKK'nın kontrollerinin daha da zorlaşacağı öngörülmektedir.

"ARAP - KÜRT ÇATIŞMASI ÇIKABİLİR"

* Suriye'de yaşanan çatışmalar sonucunda yaralanan rejim muhalifi kişiler zaman zaman ilimiz ve merkez ve ilçelerinde çeşitli hastanelerde tedavi edilmektedir. Bu kişilere muhalif olmaları gerekçesiyle BDP'ye yakın kişilerce çeşitli tepkiler gösterilebileceği, bunun neticesinde de ilimiz merkez ve ilçelerinde yaşayan Arap ve Kürt vatandaşlarımız arasında gerginlik olabileceği değerlendirilmektedir.

"KONTROLSÜZ GEÇİŞLER SURİYE İSTİHBARATINA DA YARIYOR"

* Suriye istihbarat servisi El Muhaberat ajanlarının da hem istihbarat toplamak hem de ülkemizde iç karışıklık çıkarmak amacı ile sınır kapısındaki kontrolsüz geçişlerden faydalanma imkânları bulunmaktadır.

* Suriye sınır ilçesi Rasulayn'da PKK ve muhalif gruplar arasında yaşanan çatışmalar nedeniyle sınıra yakın Ceylanpınar ilçesinde mermi ve bomba düşmesi neticesi yaralanan ve hayatını kaybeden vatandaşlarımız bulunmaktadır. Durum, ilçede yaşayan Kürt ve Arap asıllı vatandaşlarımız arasındaki gerilimi artırmaktadır.

"SURİYELİLER ARTTIKÇA ASAYİŞ OLAYLARI DA ARTIYOR"

* İl genelinde Suriye nüfusunun artmasına paralel olarak asayiş olaylarında da artış meydana gelmektedir. Gerek hırsızlık, gerekse ahlaki sorunlardan dolayı toplumsal bir tepki oluşmaktadır. Suça karışan Suriyeliler ve Suriye plakalı araçların plaka tespit sistemlerinde tespitinin oldukça zor olması nedeniyle olayların aydınlatılması ve faillerin yakalanmasında güvenlik kuvvetlerimize zorluk oluşturmaktadır.

"ELİMİZDE SORGULAMA YAPACAK VERİ YOK"

* Suriyeli kişilerin pasaportsuz olarak ülkeye girmesinden dolayı sorgulama yapılacak bir veri tabanının bulunmaması, güvenlik birimlerinin Suriyelilere ne işlem yapılacağını bilmemesi gibi durumlar kuvvetli bir suç şüphesi yoksa bu kişilerin görmezden gelinmeleri sonucunu doğurmaktadır. Bu durum, terör örgütlerinin Suriyeliler ve Suriye plakalı araçları terör eylemlerinde kullanmaları halinde hem eylemlerinin engellenmesi hem de aydınlatılması için yapılan çalışmalarda zafiyet oluşturacaktır. Suriye olaylarının güvenlik birimlerimizin iş yükünü ciddi oranda artırması, bir meslektaşımızın şehit olması, özellikle sınır ilçelerimizde seken mermi ve düşen bombalar nedeniyle personelimizin kendisinin ve ailesinin can güvenliği tehlikesinin bulunması, konut kiralarının sürekli artış göstermesi, personelimizin moral ve motivasyonunu olumsuz etkilemektedir.

"KONTROLSÜZ GEÇİŞLER KAÇAKÇILIĞI DA ARTIRDI"

* Sınır bölgesinden kontrolsüz geçişler olması nedeniyle sınır kaçakçılığı faaliyeti artmaktadır. Sınır bölgemizden yasadışı biçimde yüzlerce küçükbaş hayvan, ateşli silah, sigara, esrar, çay ve şeker başta olmak üzere çeşitli gümrük kaçağı malzemeler geçirilebilmektedir. Güvenlik güçlerimizin zaman zaman bu geçişlere engel olmak istemeleri halinde ise yüzlerce Suriyeli tarafından karşı çıkılmakta, bazen silah ile güvenlik güçlerimize ateş de açılabilmektedir. Sonuç olarak, Suriye'deki karışıklığın hâlâ devam etmesinden dolayı belirtilen olumsuzlukların ilimiz genelinde artarak devam edeceği değerlendirilmektedir

1 Eylül 2013 Pazar

Kimyasalları Suriye'ye İngiltere sattı

"Suriye'ye kimyasalları İngiltere sattı" iddiası
LONDRA - İskoç Sunday Mail gazetesi, İngiltere 'nin Suriye 'ye bu yılın başına kadar sinir gazında bulunan kimyasal maddelerin satılmasına izin verdiğini iddia etti. 


Gazete , İngiltere'nin sinir gazı yapımında kullanılan potasyum florid ve sodyum florid gibi maddelerin ihracat lisanslarını bir süre askıya almadığını yazdı. 

Kimyasal madde ihracat lisanslarına Vince Cable'ın başında olduğu İş ve Yetenekler Bakanlığının izin verdiğine dikkati çekilen haberde, anlaşmaların geçen ocak ayına, Avrupa Birliği 'nin Esed rejimine yönelik sert yaptırımlar alma kararına kadar askıya alınmadığı bildirildi. 

Sunday Mail, İskoç parlamenterlerin de aralarında bulunduğu bazı milletvekillerinin İngiltere Başbakanı David Cameron'dan bu konuda açıklama beklediğini ve Suriye'de iç savaşın başladığı ve devam ettiği 10 ay boyunca neden kimyasal maddelerle ilgili ihracat anlaşmalarının askıya alınmadığı sorusunu yönelttiğini kaydetti.

26 Ağustos 2013 Pazartesi

Erişimi kapatan sanal korsanlar, "Sisi, peşindeyiz!

Mısır Silahlı Kuvvetleri internet sitesi (www.mmc.gov.eg), Türk hacker grubu 'Ayyıldız Tim' tarafından çökertildi.

Gruptan yapılan açıklamada, darbeci Mısır ordusunun halkına yönelik şiddet eylemlerine devam ettirdiği sürece siber saldırılara devam edileceği bildirildi.

Mısır Silahlı Kuvvetleri'nin resmi internet sitesi www.mmc.gov.eg'e (Egyptian Armed Forces) erişimi kapatan sanal korsanlar, "Sisi, peşindeyiz! Zulüm çeken müslüman kardeşlerimiz için, öldürülen masumlar için eylemlerimiz devam edecektir!" ikazında bulundu.

Ayrıca, Tim'den, "Kimyasal silahla can veren yavrularına sarılan babanın acısına ortağız! Kadın demeden çocuk demeden, zulüm gören müslüman kardeşlerimiz için 'Suriye Radyo Televizyon Üst Kurumu' erişime kapatıldı" açıklaması yapıldı. www.rtv.gov.sy adresi siber savaşçılar tarafından 'hack'lendi.

17 Ağustos 2013 Cumartesi

Tankın önünde durdu böyle vuruldu

Tankın önünde durdu böyle vuruldu

18.08.2013 Süveyş Kanalı kıyısındaki İsmailiye'de önceki gün " en az 4 gösterici Mısır güvenlik güçlerinin açtığı ateş sonucu hayatını kaybetti. Gösteriler kapsamında sokaklara dökülen halka ateş açılması amatör kamera tarafından da saniye saniye kaydedildi. Görüntülerde yaylım ateşine rağmen kaçmayan ve tankın önünde durup meydan okuyan bir göstercinin keskin nişancılar tarafından vurulduğu an ve çevredekilerin yaşadığı dehşet görülüyor. Ellerini açarak tankın önüne geçen gencin vücudunu delip geçen kurşun da yine görüntülere yansıdı. 30 Haziran'dan bu yana ülkede ölenlerin sayısının 3 bin 533, yaralı sayısının ise 11 bin 520 olduğu bildirildi.

MUHİMMAT BU DEFA MARMARAYDAN ÇIKTI

     Marmaray kazısından mühimmat çıktı
Tuzla’daki Marmaray kazısında, patlayıcı madde düzeneği ve çok sayıda mermi bulundu. Kazıda çıkan 9 silindir borunun bomba yapımında kullanılan malzeme olduğu belirlendi.

İstanbul Tuzla’da Yayla Mahallesi’nde yürütülen Marmaray hızlı tren kazı hattında önceki gün akşam, cephaneliğe ulaşıldı. Kazı çalışması yapan ekipler, bir poşet içinde silah mermisi ve silindir şeklinde boruları görünce durumu 155’e ihbar etti.

Marmaray inşaat sahasına Olay Yeri İnceleme Şubesi ekipleri ile bomba imha uzmanları sevk edildi. Ekipler poşet içerisinden; 109 adet fişek, 30 gram siyah toz madde, 63 gram ne olduğu belirsiz hamuru andıran madde, 9 adet silindir şeklinde boru ile 26 adet metal ve yay çıkarttı.

PATLAYICI DÜZENEĞİ
Bomba imha uzmanlarınca incelemeye alınan toz ve hamurumsu maddeler ile silindir boruların patlayıcı madde düzeneğinde kullanılan malzemeler olduğu üzerinde duruluyor. Bugüne kadar çeşitli eylemlerde silindir boruya konulan bomba düzenekleri kullanılmıştı. Terörle Mücadele Şubesi ekipleri de toprağa gömülen mühimmatla ilgili geniş çaplı soruşturma başlattı.

Mühimmatın kim ya da kimler tarafından toprağa gizlendiğine ilişkin henüz bir bulguya ulaşılamadı. 9mm çaplı mermiler balistik inceleme için Kriminal Polis Laboratuvarı’na gönderildi. Esrarengiz mühimmatın Ergenekon davasında kararların açıklanmasından kısa bir süre sonra bulunması dikkat çekti.

BORU TiPi DÜZENEK
Bomba imha uzmanı ekipleri, bulunan malzemeleri inceledi. Poşetten çıkan 9 adet silindir şeklindeki boru ve diğer malzemelerin daha önce terör örgütlerinin de sıklıkla kullandığı boru tipi bomba yapımında kullanılan ekipman olduğu tespit edildi.

14 Ağustos 2013 Çarşamba

Firavun SİSİ katletti, dünya seyretti!

Mübarek’İn diktatörlüğünde bile Mısır bu kadar büyük bir katliama sahne olmamıştı. Ordu, darbe karşıtlarının üzerine kurşun yağdırdı, ortalık kan gölüne döndü.

Mısır kanalları katliamı canlı yayında verdi. Müslüman Kardeşler, ‘Sokaklara dökülün’ çağrısı yaptı. Ülke genelinde 8 kilise ateşe verildi. İç savaş korkusu giderek büyüyor.

Mübarek’in devrilmesinin ardından seçimle işbaşına gelen Müslüman Kardeşler adayı Muhammed Mursi’nin 3 Temmuz’daki ordu darbesiyle koltuğundan indirilerek tutuklanmasının ardından Mursi yanlıları, Adeviyye ve Nahda Meydanları’nı hiç boşaltmadan barışçıl gösterilerine devam etti. Ta ki darbeci general Abdulfettah El Sisi’nin ‘Meydanı boşaltın yoksa biz zorla boşaltacağız’ ültimatomuna kadar... El Sisi, Müslüman Kardeşler’in ‘tahdide boyun eğmeyiz, eyleme devam’ kararının ardından dün güvenlik güçlerine meydanı zor kullanarak boşaltma talimatı verdi.

Taşa karşı kurşun yağdı

Sabah saatlerinde zırhlılar eşliğinde iki meydana operasyon yapan polis ve askerler, önce gaz bombalarıyla meydandakileri dağıtmaya çalıştı. Başarılı olamayınca gerçek mermilerle müdahale başladı. Mermilerin yağmasıyla birlikte ortalık can pazarına döndü. Mısır Hükümeti, konuyla ilgili ‘Ölenler nedeniyle üzüntü duyduk’ açıklaması yaptı. Kabinenin Rabiatul Adaviyye ve Nahda meydanlarına müdahaleyi canlı yayınla izlediği belirtildi.

Yanarak can verdiler

Kanlı baskının ardından Nahda Meydanı, kısa bir süre içerisinde askerlerin kontrolüne geçerken Adeviyye’de ise çok yoğun çatışmalar gözlendi. Ölü ve yaralı sayısı her geçen dakika arttı. Keskin nişancıların çatılardan kalabalığın üzerine ateş açtığı iddiaları, polisin kalabalığın üzerine fırlattığı molotoflar dehşeti daha da artırdı. Molotoflardan 3 Mısırlı diri diri yanarak hayatını kaybetti. Yoğun şekilde gaz bombalarının atıldığı ve silahların kullanıldığı meydandaki yaralıların dışarıya çıkartılmasına izin verilmediği, meydan hastanelerindeki ekipman ve doktorların yetersiz kaldığı, kan kaybından dolayı çok sayıda sivilin hayatını kaybettiği bildirildi.

2 çocuk, 30 ulema öldü

Adeviyye meydanında hayatını kaybedenler arasında iki çocuk da var. 30 El Ezher uleması ile bir doktor da hayatını kaybetti. Başkent Kahire başta olmak üzere ülkenin birçok kentindeki tüm ana arterler askeri birlik ve zırhlı araçlar tarafından kontrol ediliyor ve yollar trafiğe kapatıldı. Protestoların Kahire’nin yanı sıra İskenderiye, Asyut, Minye ve Helvan kentlerinde yoğunlaştığı bildirildi. Protestolar sırasında bazı eylemcilerin darbeye destek verdikleri gerekçesiyle Kıpti Kilisesi’ne ait 8 kiliseyi de ateşe verdikleri anlaşıldı. Başkent Kahire’nin çevre illerle bağlantısı olan tüm ana yollar güvenlik güçlerince kapatıldı. Doğudaki Suveyş Kanalı, İsmailiye, Port Said, İskenderiye ve diğer birçok kentin giriş çıkışları da trafiğe kapatıldı.

Resmi ölü sayısı 149 
Mısır Sağlık Bakanlığı, bugün ülke genelinde yaşanan çatışmalarda 149 kişinin öldüğünü açıkladı. Müslüman Kardeşler sözcüsü ise bu sayının 2 binin üzerinde olduğunu iddia etti. 
Bakanlık, olaylarda 1.403 kişinin de yaralandığını belirtti.
1 ay olağanüstü hal ilan edildi

Mısır güvenlik güçlerinin müdahalesi ve ülke genelinde başlayan gösterilerin başlamasından dolayı ülke genelinde sokağa çıkma yasağı ilan edildi. Mısır İçişleri Bakanlığı, bir ay boyunca akşam saat 17:00’den itibaren ülke genelinde sokağa çıkma yasağı uygulanacağını açıkladı.

AA ekibi de gözaltına alındı

Olaylar sırasında yüzlerce kişi gözaltına alındı. Katliamı görüntüleyen Anadolu Ajansı Ortadoğu Bölge Müdürlüğü’nde görevli kameraman Ahmed Said ile fotomuhabiri Muhammed Hossam, olayları çektiği sırada askerler tarafından götürüldü. AA ekibinin çektiği fotoğraf ve görüntülere el koyan güvenlik güçleri, bir süre sonra Said ile Hossam’ı serbest bıraktı. 

GÖSTERİLER SÜRECEK
İhvan'dan gösterilerin geleceği hakkında bir açıklama geldi.
Grup adına açıklama yapan sözcü 'meydanlara çıkmaya ve gösterilere devam edeceğiz' ifadelerini kullandı. Mısır hükümeti ise 'yaşanan ölümlerden üzüntü duyuyoruz' açıklamasında bulundu.

MECLİS BAŞKANI'NDAN AÇIKLAMA
Mısır Meclis Başkanı'ndan yaşanan olaylara yönelik açıklama geldi. Açıklamada, emperyalist güçlerin Müslüman halklar üzerinde oynadıkları oyunlara bir son vermesi gerektiği belirtildi.

Sisi'nin oluşturduğu cunta yönetimi Gerçek mermili ve biber gazlı

Mısır’da katliam sabahı! Güvenlik güçleri, başkent Kahire’nin Adeviyye ve Nahda meydanlarında devrik Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi'nin serbest bırakılması için toplanan eylemcilere müdahale etti. Ramazan bayramı sonrası Mısır Genelkurmay Başkanı Abdülfettah el-Sisi'nin oluşturduğu cunta yönetimi, Mursi destekçilerine meydanlardan ayrılmadıkları taktirde müdahale olacağının sinyallerini vermişti. Gerçek mermili ve biber gazlı saldırılarda 163 kişinin öldüğü duyuruldu...

11 Ağustos 2013 Pazar

kâğıt parçasıydı belgenin orijinali savcılığa gönderildi. MÜSLÜMAN KATLİAMI ÜLKEMDEDE BÖYLEMİ OLACAKTI

İlker Başbuğ ile ilgili deşifre olan sır bilgi!
Başbuğ, 28 Şubat süreciyle birlikte son derece kritik yerlerde görev almıştı.

Başbuğ ve Paksüt'ün yaptığı görüşmenin ortaya çıkması kamuoyuna bomba gibi düştü.
Başbuğ'a göre belge kâğıt parçasıydı. Ancak aylar süren tartışmaların ardından belgenin orijinali savcılığa gönderildi. 
Başbuğ döneminin en flaş skandalı Balyoz Darbe Planı'nın ortaya çıkması oldu.
Kafes Eylem Planı, Heronlarla ilgili tartışmalar, Parola; 'Adi Başbakan' yaşanan diğer skandallardı..
Bülent Arınç'a suikast yapılacağı gerekçesiyle iki ay takip edilen araçta yakalananlar rütbeli asker çıkmıştı.

İlker Başbuğ , Kara Kuvvetleri Komutanlığı dönemine kadar çok göz önünde olmamıştı. 28 Şubat sürecinde Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği Başyardımcılığı görevini üstlendi. Süreci hedefe götüren Milli Güvenlik Kurulu Toplumla İlişkiler Daire Başkanlığı ona bağlıydı...

Beş yıldır devam eden Ergenekon Davası 5 Ağustos pazartesi günü sonuçlandı. 19 kişi ömür boyu hapis cezasına çarptırılırken onlarca kişi de farklı hapis cezaları aldı. Mahkeme kararını açıkladıktan sonra aldığı ceza en çok tartışılan isim ise Genelkurmay eski Başkanı Org. İlker Başbuğ oldu. Yargıtay mahkemenin verdiği hapis cezalarını onayladığı takdirde Başbuğ ömür boyu hapis yatacak.

Balkan Savaşı'ndan sonra Makedonya'nın Manastır şehrinden Türkiye göç eden bir ailenin çocuğu olarak 29 Nisan 1943'te dünyaya gelen Başbuğ, sadece bugün tartışılan bir isim değil. Kamuoyunun önüne çok çıkmadan, Kara Kuvvetleri Komutanlığı döneminden itibaren gündemin merkezine yerleşmişti. Dönemin Anayasa Mahkemesi Başkan Vekili Osman Paksüt ile bir araya gelmesi olay olmuştu.

Bugün Gazetesi'nden Tuncay Opçin'in haberine göre, 50 yıllık meslek hayatında yurtdışında çalışmış, yıldızını kurmaylıkla "kızartmış" Başbuğ, Kara Kuvvetleri Komutanlığı dönemine kadar çok göz önünde olmamıştı. Ancak Başbuğ, 28 Şubat süreciyle birlikte son derece kritik yerlerde görev almıştı. Hiç şüphesiz bunlar arasında en önemlisi Milli Güvenlik Kurulu (MGK) Genel Sekreterliği Başyardımcılığı'ydı.

28 Şubat sürecinde MGK hayati öneme sahipti. Prof. Necmettin Erbakan başkanlığındaki Refahyol Hükümeti'nin istifa ettirilmesinde başat rol MGK'daydı. Hükümet ile kurulun asker üyeleri birbirleriyle kurulda hesaplaşıyor, her ay düzenli yapılan kurul toplantıları kamuoyu tarafından dikkatle takip ediliyordu. Zaten sürece adını veren de 28 Şubat 1997 tarihinde yapılan kurul toplantısıydı.

28 ŞUBAT’IN GİZLİ BEYNİ

Kurulda siyasi tartışmaların en yoğun olduğu zamanda genel sekreterlik görevini İlhan Kılıç yürütmüştü. Kılıç daha sonra hava kuvvetleri komutanı olacak, yerine de Necdet Timur gelecekti. Timur'un genel sekreterliği döneminde başyardımcısı İlker Başbuğ'du. Başbuğ, neredeyse kurulun beynini temsil ediyordu. Çünkü MGK'daki görevi sırasında, kurulun en önemli bölümü, Toplumla İlişkiler Daire Başkanlığı, Başbuğ'a bağlıydı. 28 Şubat sürecini başarıya götürecek olan psikolojik harp buradan yürütülüyordu.

Bu görev daha sonra Başbuğ'un çok işine yarayacak, basında geniş bir arkadaş çevresi oluşturmasını sağlayacaktı. O dönemde görev yapan Ankaralı gazeteciler Genelkurmay Başkanlığı döneminde Başbuğ'a adeta siper olacaklardı. Başbuğ'a atfedilen "Entelektüel Paşa" benzetmesi de bu gazetecilerin kalemlerinden çıkmıştı.

"KARİYERİST" OLMAKLA SUÇLANDI

Başbuğ, hem Hilmi Özkök'ün hem de Yaşar Büyükanıt'ın Genelkurmay başkanlığı yıllarında bu iki isimle birlikte hareket etmişti. Bu yüzden de Şener Eruygur'un etrafında gruplaşan komutanlar tarafından "kariyerist" olmakla suçlanmıştı.

Ortaya çıkartılan darbe planlarında dönemin Jandarma Genel Komutanı Şener Eruygur, Hilmi Özkök ve Aytaç Yalman'ı bertaraf ederek Genelkurmay başkanı olmak istiyordu. Eruygur'un ardında da aynı göreve dönemin Birinci Ordu Komutanı Org. Hurşit Tolon gelecekti. Bu durumda da hem Büyükanıt'ın hem de Başbuğ'un önü kapanacaktı. 28 Şubat sürecinde Çevik Bir-Hüseyin Kıvrıkoğlu çekişmesinin bir benzeri "Sarıkız" darbe planı çerçevesinde yaşanıyordu. Darbe senaryoları ile Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) içindeki iktidar kavgası iç içe geçmişti. Başbuğ bu dönemde Özkök ve Büyükanıt ikilisi ile birlikte hareket etmişti. Dönemin Deniz Kuvvetleri Komutanı Özden Örnek, Başbuğ'u kendileriyle birlikte hareket etmesi için uyarmıştı.

İlker Başbuğ, bu olaylar sırasında hiç dikkat çekmeden Genelkurmay başkanlığı yolunda emin adımlarla ilerliyordu. Nitekim Kara Kuvvetleri Komutanlığı dönemini de kazasız belasız atlattığını düşünürken basına bir fotoğraf servis edildi. Başbuğ bu fotoğrafta, Kudüs'te Musevilerce kutsal kabul edilen Ağlama Duvarı önünde dua ediyordu. Servis edenler bu fotoğrafın devamında Başbuğ'un Mescid-i Aksa'da namaz kılarken çektirdiği fotoğrafı ise sansürlemişlerdi.

TARAF NEFES ALDIRMADI

İlker Başbuğ adını kamuoyu gündemine taşıyan ilk haber 13 Haziran 2008 günü yayımlandı. Taraf'tan Mehmet Baransu'nun haberine göre henüz Kara Kuvvetleri Komutanı olan Başbuğ, 4 Mart'ta Osman Paksüt'le görüşmüştü. Haberde Paksüt'ün karargâha hangi araçla geldiği, aracın plakası, görüşmenin yapıldığı saatler, görüşme sırasında karargâhta yaşananlar tüm ayrıntısıyla verilmişti. Devletin en üst kademesinde yer alan isimlerin birbirleriyle görüşmesinde aslında olağanüstü bir durum yoktu. Ancak görüşmeyi anlamlı ve önemli kılan tarihti. Başbuğ-Paksüt görüşmesinden sadece bir hafta önce başörtüsünü üniversitelerde serbest bırakan Anayasa değişikliği meclisten geçmişti. Bu değişikliği CHP alelacele Anayasa Mahkemesi'ne götürmüştü. Başbuğ-Paksüt görüşmesinden çok kısa bir süre sonra da Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya, AK Parti'ye kapatma davası açtı.

İkilinin yaptığı görüşmenin ortaya çıkması kamuoyuna bomba gibi düştü. Başbuğ ve Paksüt görüşmeyi doğruladılar. Yalanladıkları görüşmenin içeriğiydi. Ancak hem kısa bir yazılı açıklama ile yetinen Genelkurmay Başkanlığı hem de Osman Paksüt konunun üzerine gitmeyerek, nisyana terk ettiler. Nitekim bu tarihi görüşme Türkiye'nin sıcak gündem maddelerinin arasında unutuldu gitti.

"Entelektüel Paşa" imajını yerle bir eden konuşma

Aktütün saldırısı sonrası Başbuğ’un Balıkesir’de yaptığı sert konuşma hakkında kamuoyunda oluşan ‘Entelektüel Paşa’ imajını zedeledi. Yeni Genelkurmay başkanı okuyan, düşünen, ciddi yazarlardan referans verebilen bir isimdi. Entelektüel bir kimliği olduğu vurgusu yapılıyordu çeşitli yazarlar tarafından. Ancak tüm sihir Aktütün Karakolu baskınının ardından Başbuğ'un Balıkesir'de yaptığı konuşma ile yerle bir oldu. Genelkurmay Başkanı olmasının üzerinden bir ay geçtikten sonra 3 Ekim 2008'de Aktütün Karakolu basıldı.

‘DİKKATLİ OLUN’

Baskından 10 gün sonra Taraf Gazetesi baskının görüntülerini yayımladı. Başbuğ, bu görüntüler üzerine 15 Ekim 2008'de Balıkesir'de basın toplantısı düzenledi ve gazeteyi çok ağır dille tehdit etti: "Herkesi dikkatli olmaya davet ediyorum. Benim bugün size söyleyeceğim bunlardır."
Bu konuşmanın ardından Başbuğ yazarlar tarafından kıyasıya eleştirildi. Görev süresi içerisinde Başbuğ'un en çok canını sıkan ve canını yakan İrticayla Mücadele Eylem Planı'nın Taraf'ta yayımlanması oldu. Albay Dursun Çiçek imzasını taşıyan belgeye göre AK Parti ve Fethullah Gülen grubu bitirilecekti. Bunun için masum insanlara komplo kurulması, evlerine silah konulup, ardından askerlerin yapacağı baskınla yakalanmasının sağlanması gibi içerisinde onlarca komplo ve tuzağın olduğu plan TSK'nin başını oldukça ağrıtacağa benziyordu.

"KAĞIT PARÇASI" DEDİ AMA...

Belgenin içeriğiyle ilgili bir şey söylemeyen Başbuğ'un dayandığı nokta belgenin fotokopi olmasıydı. Başbuğ'a göre belge kâğıt parçasıydı. Dikkate almaya değmezdi. Ancak aylar süren tartışmaların ardından belgenin orijinali savcılığa gönderildi. Bu arada TSK'nın hükümeti yıpratmak amacıyla internet siteleri oluşturduğu, bunun karargâhın planlı bir çalışması olduğu ortaya çıktı. Başbuğ, sitelerin Genelkurmay Başkanlığı'nın emriyle kurulduğunu doğruladı.

Karargâhlarda arama yapıldı

İlker Başbuğ'un Genelkurmay Başkanlığı'nın ikinci yılı da birincisini aratmayacak olaylarla dolu geçti. Art arda yaşanan karakol baskınları kamuoyunda çokça tartışıldı. Her karakol baskının ardından, buralara baskın yapılacağıyla ilgili bir belge ortaya çıktı. Başbakan yardımcısı Bülent Arınç'a suikast yapılacağı gerekçesiyle iki ay takip edilen araçta yakalananlar ise rütbeli askerlerdi.

Bu askerler Özel Kuvvetler Komutanlığı'nda görev yapıyordu. Bunun üzerine savcılık emri eli ile Özel Kuvvetler Komutanlığı'nın karargâhı basıldı. Sadece karargâhı basılan bu komutanlık değildi. Deniz Kuvvetleri Komutanlığı'nın Ankara'daki karargâhı, Gölcük Donanma Komutanlığı ve Aksaz Deniz Üs Komutanlığı karargâhlarında da arama yapıldı. Türkiye tarihinde böylesi ilk defa yaşanıyordu.

Erzincan ve Kayseri'de başlatılan soruşturmalar ve yapılan operasyonlar sonucunda da Hava Kuvvetleri Adli Müşaviri Alb. Zeki Üçok ve 3. Ordu Komutanı Org. Saldıray Berk başta olmak üzere yargılanmaya başladı.

Balyoz planlarını bozdu

Ama Başbuğ döneminin en flaş skandalı Balyoz Darbe Planı'nın ortaya çıkması oldu. Buna göre 2003'te 1. Ordu Komutanı Çetin Doğan başkanlığında bir grup darbe yapma kararı almış ve harekete geçmişti. İşte yıllar sonra bu planın beş bin sayfayı tutan belgeleri bir bavulla Taraf Gazetesi'nden Mehmet Baransu'ya ulaştırıldı. Taraf da günlerce manşetten darbe iddialarını yayımladı. Başbuğ, bu defa belgeleri çok ciddiye aldı. En azından medyanın karşısına çıktığında böyle davrandı. Balyoz Darbe Planı, Başbuğ'un geleceğe yönelik tüm planlarını altüst etti. Bu planın ilk sonuçları da 2010 Ağustos Yüksek Askeri Şura toplantısına damgasını vurdu. TSK'nın terfi listesi bu plan ve iddialar yüzünden tepeden tırnağa değişti.

Kafes Eylem Planı, Heronlarla ilgili tartışmalar, Hatay-Dörtyol'da yaşanan olaylarda JİTEM'in rolü, Parola; 'Adi Başbakan', Çukurca'da altı askerin TSK'ya ait bir mayına basarak şehit olması, şehit ailelerinin ilk defa Genelkurmay Başkanlığı önünde TSK aleyhine açıklama yapması yaşanan diğer skandalların yanında gölgede kaldı.

Işık Koşaner'e enkaz bıraktı

İlker Başbuğ iki yıl boyunca tüm tartışmaların odağındaydı. En çok konuşulan ve konuşan, en çok tartışılan Genelkurmay Başkanı oldu. Başbuğ'un başkanlık yaptığı son Yüksek Askeri Şûra toplantısı Başbuğ döneminde TSK'nın nereden nereye geldiğinin resmiydi. Şûraya katılan iki ordu komutanı sanıktı ve yargılanıyordu. Bir orgeneral başbakandan, diğeri cumhurbaşkanından veto yemişti. Her şeyi değiştirmek için gelen Başbuğ, tabiri yerindeyse arkasında bir enkaz bırakmıştı. Org. Işık Koşaner'i bu anlamda oldukça zor günler bekliyordu.

Başbuğ emekli olduktan sonra boş durmadı, kitaplar yazdı. Ancak Başbuğ için en acı sürpriz 2012 yılının ilk günlerinde yaşandı. İnternet Andıcı Davası kapsamında ifadesi alınan Başbuğ, tutuklandı ve Ergenekon Davası'na dahil edildi. Şimdi de aynı davanın en önemli hükümlüsü. ALINTI.

1 Ağustos 2013 Perşembe

Erdoğan'ın iki yıl önce TÜBİTAK'a verdiği talimat NATO'yu gerdi

Başbakan Erdoğan'ın iki yıl önce TÜBİTAK'a verdiği talimat NATO çevrelerince endişeyle karşılandı.

NATO'yu gerdi
Türkiye'nin uzaya gönderdiği uydular için kendi fırlatma tesisini kurma planını,NATO ülkeleri "Uzun menzilli füze geliştiriyor" diye yorumladı.
Türkiye'nin uydu macerası 1994 yılında hayal kırıklığıyla başlamıştı. 24 Ocak 1994'de Ariane 4 ile fırlatılan TÜRKSAT 1A, roketteki arıza nedeniyle 12 dakika 12 saniye sonra okyanusa gömülmüştü. Sigortalı olduğu için aynı yıl yerine TÜRKSAT 1C gönderildi. Türkiye, geçen 19 yıl içinde kendi uydusunu yapabilecek kapasiteye geldi. Ancak halen Türk mühendislerin yaptığı bu uyduları uzaya gönderebilmek için yabancı ülkelere milyonlarca dolar para ödeniyor.

AMAÇLARI BUYSA EKİPMAN BULAMAZLAR

Bir uydunun uzaya fırlatılması ağırlığına göre 50 ila 400 milyon dolar arasında bir maliyet getiriyor. Tükiye 2020 yılına kadar 16 uyduyu uzaya göndermeyi hedefliyor. Bu uyduların Türkiye'ye maliteyinin 2 milyar doları bulması bekliniyor. Hal böyle olunca Türkiye kendi fırlatma tesisini kurmak için harekete geçti. Savunma Sanayi Müsteşarlığı, haziran ayında Roketsan ile fırlatma tesisi anlaşması imzaladı. Roketsan'a göre Uydu Fırlatma Tesisi, 100 milyon dolara mal olacak. Ancak bazı NATO ülkeleri, uzaya kendi uydusunu göndermek isteyen Türkiye'nin "uzun menzilli füze" geliştirme eğiliminde olduğu endişesi taşıdığını söyledi. Defencenews sitesine konuşan Ankara'daki bir diplomat, Türkiye'nin iki yıldır uzun menzilli füze geliştirmek istediğine dikkat çekerek, "Türkiye uzaya uydu fırlatması durumunda 2.500 kilometre menzilli füze de geliştirebilir. Eğer amaçları buysa, fırlatma tesisi için gerekli olan ekipmanı bulmada güçlük yaşarlar" yorumunda bulundu.
ERDOĞAN İSTEMİŞTİ
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan 2011 yılındaki Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulu toplantısına, "İran'ın 2 bin-2 bin 500 kilometre menzilli füzeleri var. YAŞ toplantısında komutanlara sordum, 'Bizim füzelerin menzili ne kadar?' diye. En fazla 150 kilometre. Bu olmaz, geliştirmemiz lazım" dedikten sonra TÜBİTAK'a "Biz de yapabiliriz. Sizden bunu istiyorum" diyerek uzun menzilli füze yapma talimatı vermişti.

31 Temmuz 2013 Çarşamba

Atatürk Müslüman değildir. Vahdettin'e yalvarıyordu

Gazeteye verilen ilanın yankısı devam ediyor. Times ilancısı yazarın büyük tartışmalara sebebiyet verecek Atatürk tespiti: Müslüman değildir

İngiliz The Times Gazetesi'nde Gezi Parkı destekçileri ilan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ı kınayan bir İlan vermiş ve dünyaca ünlü birçok tanınmış isim bu bildiriye imza atmıştı. Bildiride Atatürk vurgusu da dikkat çekmişti. Daha sonra ise ilanın İngiltere'deki Atatürkçü Düşünce Derneği tarafından toplanan parayla finanse edildiği öğrenilmişti.
İmza listesinde İstanbul doğumlu İngiliz yazar Andrew Mango da vardı. Yazarın Atatürk için tartışma yaratıcı ifadeleri olduğu ifade ediliyor. Akşam yazarı Fikri Akyüz bu durumu Twitter'dan gündeme taşıdı. Mango'nun söylemlerini paylaştı. "Atatürk Müslüman değildir. Vahdettin'e yalvarıyordu. Çanakkale'deki başarısı yalan." 

30 Temmuz 2013 Salı

Artık: verileri işletmeciler tarafından ilgili kişinin rızası dahilinde işlenecek.

Haberiniz olmadan kullanılamayacak

Artık cep telefonu abonelerinin kişisel verileri işletmeciler tarafından ilgili kişinin rızası dahilinde işlenecek.

Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) tarafından hazırlanan 'Elektronik Haberleşme Sektöründe Kişisel Verilerin İşlenmesi ve Gizliliğinin Korunması Hakkında Yönetmelik' Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girdi.

Vatandaşların elektronik haberleşme sektöründe kişisel verilerinin korunması amacıyla hazırlanan yönetmelikle, kişisel verilerin işletmeciler tarafından işlenmesinde; 'hukuka ve dürüstlük kurallarına uygun olarak, ilgili kişinin rızasına dayalı olarak, elde edilme amacıyla bağlantılı, kaydedildikleri veya yeniden işlenecekleri amaç için gerekli olan süre kadar muhafaza edilmesi' ilkeleri benimsenecek.

Artık, işletmeci tarafından sunulan hizmetlerde yönetmelik ihlal edildiğinde işletmeci bundan sorumlu olacak.

AFET VE ACİL DURUMLAR DIŞINDA KİŞİSEL VERİLER İŞLENEMEYECEK

Yönetmelikle işletmecilere; şebekenin ve kişisel verilerin güvenliğini ihlal eden belirli bir risk olması ve BTK tarafından gerekli görülmesi halinde bu risk hakkında abonelerini etkin ve hızlı bir şekilde bilgilendirme yükümlülüğü getirildi.

Kişisel bilgiler, afet ve acil durum halleri ile acil yardım çağrıları kapsamında abonenin rızası aranmaksızın konum verisi ve ilgili kişilerin kimlik bilgileri işlenebilecek.
Ayrıntılı fatura gönderilen aboneler tarafından talep edilmesi halinde, işletmecilere fatura ayrıntısında yer alan telefon numaralarının kurum tarafından belirlenecek rakamlarının gizlenmesi suretiyle sunulması yükümlülüğü de getirildi.

Ayrıca kişisel veriler yurt dışına çıkarılamayacak.

Düzenlemeler ile birlikte, elektronik haberleşme sektöründe kişisel verilerin işlenmesi ve gizliliğinin korunması konularında önemli bir adım atıldı.

27 Temmuz 2013 Cumartesi

Müdahale sonrası 120 kişinin öldüğü bildirilirken,

MISIRDA KATLİAM

Mısır'da katil kurşunlarına meydan oku
Mısır'da güvenlik güçlerinin darbe karşıtı protestoların yapıldığı Rabiatul Adeviyye meydanındaki göstericilere müdahalesi sonucu ölü sayısı 120'e yükseldi, 4 bin 500 kişi yaralandı.

Güvenlik güçleri Baltacıların da desteğiyle Rabiatul Adeviyye meydanındaki darbe karşıtı göstericilere ateş açıp, gaz bombasıyla müdahale etti. Müdahale sonrası 120 kişinin öldüğü bildirilirken, 4 bin 500 kişinin yaralandığı ve yaralanan kişilerden durumu ağır olanların bulunduğu bildirildi.

Hastane yetkilileri, yaralılardan 300'ünün polisin kullandığı gerçek mermiyle başından ya da göğsünden vurulduğunu, çok sayıda ağır yaralı olması nedeniyle ölü sayısının artmasından endişe ettiklerini belirttiler.

Hürriyet ve Adalet Partisi Sözcüsü Cihad el Haddad, polisin, ambulansların meydana girişine izin vermediğini ileri sürdü. Meydandan sık sık kan bağışı anonsları yapılırken, kurulu sahra hastanesinde ilk yardım malzemesi sıkıntısı yaşandığı belirtildi.

Yüzlerce yaralıya çok zor şartlarda müdahale edilmeye çalışılan hastanede, cesetleri koymak için yer kalmadığı bildirildi.

Görgü tanıkları meydandakilerin güvenlik güçlerine kaldırım taşlarıyla karşılık verdiğini ve zırhlı araçların meydana girmesini engellemek için barikatlar kurduğunu söyledi.

Polisin meydana açılan Nasır City'deki çevre caddelerden de göstericilere müdahale ettiği ve zaman zaman gerçek mermi kullandığı iddia edildi.

Meydandaki gösterilere katıldıktan sonra evlerine dönen bazı göstericilere ise Ramses Meydanı ve 6 Ekim Köprüsü'nde saldırı düzenlendi.

Saldırılardan dolayı Kahire'nin doğusu ile batısını birbirine bağlayan 6 Ekim Köprüsü trafiğe kapatıldı.

Bu arada İskenderiye Sağlık Müdürü İbrahim er-Rubi, İskenderiye'de darbe yanlıları ile karşıtları arasında meydana gelen çatışmalarda 7 kişinin öldüğünü, en az 270 kişinin yaralandığını kaydetti.