REKL

AYET-İ KERİME

قوات الاحتلال تعتدي على المواطن خالد الغباشي في مخيم الجلزونتقرير علي دار علي

Posted by ‎تلفزيون فلسطين Palestine tv‎ on 12 Haziran 2015 Cuma

27 Haziran 2013 Perşembe

Türk polisinin biber gazı kullanması sırasında, "ilgisiz vatandaşların ve polislerin zarar görmemesi için

Biber gazı kullanımı konusunda genelge

Türk polisinin biber gazı kullanması sırasında, "ilgisiz vatandaşların" ve bizzat polislerin kendisinin de zarar gördüğü İçişleri Bakanlığı genelgesinde kabul edildi.
İçişleri Bakanı Muammer Güler'in imzasıyla valiliklere gönderilen genelgede, göz yaşartıcı gaz kullanılacak alanlarda okul, hastane, kreş ve huzurevi gibi yerler olup olmadığına dikkat edilmesi; müdahale edilen grupta yaşlı, kadın, engelli kişiler bulunup bulunmadığının dikkate alınması gibi uyarılar yer alıyor.
 Gezi Parkı gösterileri boyunca polisin biber gazını orantısız kullandığı yönündeki eleştiriler hem ülke içinde hem de dünya kamuoyunda dile getirilmişti.
Türk polisinin gaz kullanımıyla ilgili olarak Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarında da uyarılarda bulunuluyor.
Polise uyarılar
İçişleri Bakanlığı genelgesinde, "son zamanlarda yapılan müdahalelerde gerek olaylara karışmayan vatandaşların gerekse personelin gaz kullanımından olumsuz etkilendiğinin görüldüğü" belirtiliyor.
Genelgede polis yetkililerine gaz kullanımıyla ilgili yapılan uyarılar özetle şöyle:
Toplumsal olaylara gaz kullanılarak müdahale edilmesi gerektiğinde, ani gelişen bir durum yoksa, il emniyet müdürüne bilgi verilecek.
Toplumsal etkinliklerle ilgili tedbirlerde, çevik kuvvet veya güvenlik şube müdürlüğünden sorumlu emniyet müdür yardımcısı görev alacak.
Göz yaşartıcı gaz kullanılmadan önce yüksek sesle uyarı yapılarak, ayrılmak isteyenlerle ilgisiz kişilerin uzaklaşmasına fırsat verilecek.
Gazlı müdahaleden önce, panzer ve TOMA'larla tazyikli su sıkılacak.
Gaz kullanılmadan önce, boya veya biber gazı kapsülü atabilen ve orta mesafede etkili olan darbe etkili savunma tüfeği kullanılacak.
Gazın etki alanı dâhilinde okul, hastane, kreş ve huzur evi gibi kurumlar bulunup bulunmadığına dikkat edilerek, kanuna aykırı olaya karışmayan vatandaşların etkilenmemesi için azami özen gösterilecek.
Kullanılan gaz türünün ve miktarının belirlenmesinde, olay yerindeki en üst rütbeli amir yetkili ve sorumlu olacak. Kontrolsüz ve gereksiz kullanıma izin verilmeyecek.
Müdahale edilecek olan grubun yaşlı, kadın, engelli profili dikkate alınarak strateji belirlenecek.
Gaz ve savunma tüfeği kursu almış personel, bir rütbelinin sevk ve idaresinde olacak ve bu rütbeli personelin talimatları doğrultusunda hareket edilecek.
Olayın uzun sürmesi halinde, gaz kullanımına ara verilerek, diğer araç ve gereçlerin kullanımına ağırlık verilecek. Çevreye veya güvenlik güçlerine fiili saldırı olmadıkça gazlı müdahaleden kaçınılacak. Direniş ve saldırısına son vermiş kişi veya gruplara karşı kesinlikle gaz kullanılmayacak.
Grubu tedirgin etmek için gaz fişeği yerine, ses ve ışık fişeği ya da yüksek ses çıkartan diğer mühimmat kullanılacak.
Çevik kuvvette görevli olmayan personelin gaz fişeği kullanmasının önüne geçilecek.
Zırhlı araçlarla müdahale kabiliyeti artırılacak.
Müdahale anında veya teknik tespit ile gözaltılar yapılarak daha az gaz mühimmatı kullanılacak.
Müdahale ve gözaltı işlemleri kamera ile kayıt altına alınacak.
Gaz sarfiyatının bilinmesi ve kontrol için olayların sonunda, gaz kullanan personel ve amirleri tarafından tutanak tutulacak.
Personele uygulamalı eğitime ağırlık verilecek.

Uluslararası eleştiriler
Gezi Parkı eylemlerine müdahale biçimini eleştiren Avrupa Konseyi Genel Sekreteri Thorbjorn Jagland, konsey bünyesindeki Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin Türkiye'de biber gazının hastaneler dahil olmak üzere kapalı yerlerde kullanılmasının "orantılı olmadığına" karar verdiğini hatırlatmıştı.
tıklayın Türkiye Barolar Birliği ise Türkiye'nin kurucu üyesi olduğu konseye başvurarak, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi uyarınca harekete geçilmesi çağrısı yapmıştı.
Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Temsilciliği ve Avrupa Parlamentosu da göstericilere karşı polis şiddetini eleştiren uluslararası kurumlar arasında.

25 Haziran 2013 Salı

Mahalle ve caddelerde PKK’lılar, yol kontrolü yaptı.

Mahalle ve caddelerde PKK’lılar, yol kontrolü yaptı.

Terör örgütü Cizre’de asayiş teşkilatı kurdular

Terörün bitirilmesi için önemli adımlar atılırken, süreci sabote etmeye yönelik gelişmeler de dikkat çekiyor.

PKK , Şırnak’ın Cizre ilçesinde ‘asayiş’ birimleri oluşturdu.
Örgütün kurduğu (YDG-H) 'askeri kurallara' göre tören düzenleyip, diploma dağıttı.
Mahalle ve caddelere inen PKK’lılar, yol kontrolü yaptı.

Şehir ve gençlik yapılanmalarına ağırlık veren PKK, Şırnak’ın Cizre ilçesinde ‘asayiş’ birimleri oluşturdu. Terör Örgütü’nün kurduğu YDG-H, Cizre’de askeri görüntüleri andıran bir tören düzenledi. Zaman Gazetesi'nde yer alan habere göre, Abdullah Öcalan’ın fotoğrafı ve PKK bayraklarının açıldığı törende yüzleri maskeli PKK’lılar yemin edip sözde asayiş teşkilatının diplomasını aldılar. Daha sonra mahalle ve caddelere inen PKK’lılar, yol kontrolü yaptı. Lastik yakıp yolu trafiğe kapatan gruba polis müdahale ederek dağıttı. Söz konusu tören PKK’ya yakınlığıyla bilinen Dicle Haber Ajansı tarafından da haberleştirildi.

Türkiye’de yıllardır devam eden terörün bitirilmesi için önemli adımlar atılırken, süreci sabote edecek gelişmeler de dikkat çekiyor. Bunun bir örneği Şırnak’ın Cizre ilçesinde yaşandı. Şehir ve gençlik yapılanmalarına ağırlık veren PKK, ilçede lokal de olsa ‘asayiş’ birimleri oluşturdu. Örgütün kurduğu Yurtsever Demokratik Gençlik- Hareketi (YDG-H) askeri kurallara göre tören düzenleyip, diploma dağıttı. Üzerinde Öcalan’ın fotoğrafının olduğu siyah kıyafetler giyen ve yüzünü poşuyla kapatan örgüt üyeleri törenden sonra Nusaybin ve İdil Caddesi üzerinde lastik yakarak yoldan geçen araçlarda kimlik kontrolleri yaptı. Söz konusu tören PKK’ya yakınlığıyla bilinen Dicle Haber Ajansı tarafında da haberleştirildi.

Kendilerini YDG-H üyesi olarak tanıtan bir grup, törenin yapıldığı alanın sözde güvenliğini sağladı. Daha sonra çatışmalarda öldürülen terör örgütü mensupları için saygı duruşu yapıldı. Yüzü kapalı bir PKK’lı tarafından okunan açıklamada özetle şu ifadeler kullanıldı: “Diyarbakır’da Nevruz kutlamalarında ilan edilen demokratik kurtuluş ve özgür yaşamı inşa hamlesiyle birlikte yılların özgürlük mücadelesi yeni bir sürece girdi. Kürt ve Kürdistan’ın varlığının kabul edilmeye başlandığı bu süreçle birlikte temel mücadele alanının yeni özgür yaşamı inşa etme olacağı kesindir. Bunun ilk ve temel ayağı şüphesiz öz savunmadır. YDG-H olarak öz savunma endeksli asayiş güçlerini oluşturmayı tarihsel bir sorumluluk olarak üstleniyoruz.”

Yapılan açıklamanın ardından yüzü kapalı kişilerin isimleri anons edilerek, sözde diplomaları verildi. Daha sonra mahalle ve caddelere inen PKK’lılar, yol kontrolü yaptı. Lastik yakıp yolu trafiğe kapatan gruba polis müdahale ederek dağıttı.

24 Haziran 2013 Pazartesi

Bebek: Görenleri şaşırtan Kuyruklu bebek

Kuyruklu bebek görenleri şaşırtıyor

Çin'in Guangdong şehrinde Spina Bifida adı verilen omurga problemiyle doğan Xiao Wei adlı bebek tam 10 cm'lik bir kuyruğa sahip.

Bebeğin annesi Chen Wei doktorlardan çocuğun kuyruğunu bir ameliyatla almasını istediklerini ancak uzmanların durumun o kadar basit olmadığını söylediğini açıkladı. 

Wei "Doktorlar omurgayı onarmadan kuyruğu kesemeyeceklerini söylüyor. Geleceğin ne göstereceğini henüz bilmiyoruz" dedi.

19 Haziran 2013 Çarşamba

Ya öyle mi? Bekleyin, kim bilir daha neler olacak,

BU GİBİ ELEŞTİRİLER DOZUNDAN ÇIKIP FİTNECİLERİN İSTEDİĞİ TAHRİKLER OLMASIN!  ::::ESAS ALINTI ::::: BAŞLIĞINDAN::::Mehmet Şevket Eygi Yİ İYİ OKUYALIM....................

MEMLEKETTE YENİ ÖKÜZ TÜRLERİ ORTAYA CIKTI SADECE TRENE DEGİL OLUR OLMAZ HERŞEYE BAKIP DONOYORLAR.  (s.t)
  
Hani Arabanın Önüne Oturursunda Arabayı Kullanan Kişi Gaza Bastıkça Sen Sanki Frene basıyor gibi Kendini kasar Renkten renge girersin ya, İŞTE DURAN ADAMIN Hali Öyle ;) (G.Ç.A)

 Duran Adama Sesleniyorum; Allah Boş Duranı Sevmez... (M.D)

Fadime şahin geziden çıkmadı derken şookk gelişme oldu. Chp balıkesir örgüt üyesi olduğu anlaşıldı. Müftü eşim şalvar giyor boşuycam dediği kişi eski Chp ilçe örgütü başkanı çıktı.. Tesadüfya bar işletmecisi çıktı:)) yeni fadime şahinle ilgili gelişmeleri görücez.. İyide müslüm gündüz nerde daha çıkmadı:)))  (Z.Y)

Gazeteci-yazar Y,.=-z Ö.,*0.,l tarafından sosyal medyada servisi edilen görüntülerde, müftü eşini olduğunu ve 5 vakit namaz kıldığını iddia eden başı kapalı bir kadın, Başbakan Erdoğan'ı istifaya davet etmişti.




.....................................................
ESAS ALINTI: 
Egemen Azınlıkların İsyanı, Mehmet Şevket Eygi

Gezi ağaçlarıymış, Topçu Kışlası imiş, daha fazla özgürlükmüş, demokrasiymiş, diktatörlüğü protesto imiş… Siz bu martavallara inanıyor musunuz?
İşin aslı ve esası şudur:
Hahambaşı Haim Nahum’un mârifetiyle hazırlanan ve TC’ye kabul ettirilen Lozan’ın Gizli Protokollar ihlal edilmiştir, bütün bu yapılanlar buna karşıdır.
Halkın çoğunluğunu oluşturan Sünnî Müslümanlara eşitlik verilmiştir.
Din, inanç ve inandığı gibi yaşamak hürriyetine gidiş başlamıştır.
Sünnî Müslümanlar ülke idaresinde söz sahibi olmuştur.
Egemen azınlıkların menfaatlerine ve rantlarına halel gelmiştir.
Bütün bu isyanlar, nümayişler, kırıp dökmelerin asıl sebepleri bunlardır. 
Kriptoların hayalleri suya düşmüştür.
Faiz Altın Buzağı lobisi yeni milyar dolarlar vurmak için dolaplar çevirmektedir.
Görmüyor musunuz, İsrail’de Gezi isyanının başarılı olması ve hükümetin düşmesi için toplu dua ediliyor.
Bendeniz 27 Mayıs 1960 öncesi nümayişleri, kışkırtmaları, sözde halk hareketlerini çok iyi hatırlıyorum.
Darbe yapıldıktan sonra bazı İstanbul gazetelerinde şöyle bir manşet atılmıştı:
“Öldürülen üniversiteli gençlerin cesetleri gübre fabrikalarında gübre yapılmış!” Yalanın böylesi…
Bu yalanlara benzer yalanlar yine Sabataycı medya organlarında yer alıyor, halk isyan ediyormuş… Yalan!..
CHP hiçbir zaman serbest demokratik seçimlerle işbaşına gelemez. Bir darbe, bir isyan, olağan üstü bir durum olsun ki, egemen azınlık hükümeti kurabilsinler.
İşin başka yönleri de var. Suriye’de Esed rejimi devrilmedi, şimdi intikam alıyor.
Bozuk düzenin haram rantlarıyla şişen birtakım sahte İslamcıların nârına yanıyoruz.
Kabataş iskelesinde başı örtülü 25 yaşındaki genç hanıma ve altı aylık bebeğine yapılan vahşeti ve alçaklığı duymuşsunuzdur. Kadını dövdüler, başörtüsünü parçaladılar, çocuğun arabasını kırdılar, vücudunu tırmıkladılar. Kadın bayıldı, yerlere yığıldı, kendine geldiğinde üzerine işemişlerdi, her tarafı idrar kokuyordu… Yaşlı bir adam yapmayın ayıptır günahtır diye müdahale etmek istedi, onu da dövdüler.
Al sana Gezi ağaçları, al sana Topçu Kışlası…
Maalesef bu işlerin içinde marjinal bir İslamcı grup da var. 
Bütün bu fitne ve fesadın ardında, Siyonistlerle, emperyalistlerle, Haçlılarla işbirliği yapan, milyar dolarlarla oynayan İslamcılar da var.
Türkiye’yi bir kaos ve anarşi uçurumuna yuvarlamak istiyorlar.
İktisadı, ticareti, turizmi, maliyeyi çökertmek istiyorlar.
Bir Selanik Cumhuriyeti kurmak istiyorlar.
M. Kemal, İsmet, 27 Mayıs Cemal Gürsel, 12 Mart 1971, 12 Eylül Kenan Evren devirlerini geri getirmek istiyorlar.
PKK ile anlaşma sağlandı, silahlar sustu, bundan sonra her yer güllük gülistanlık olacak diyorlardı… Ya öyle mi?
Bekleyin, kim bilir daha neler olacak, ömrü olan görecek…

Herkesin merak ettiği konuyla ilgili konuştu:

KENDİ SOFRALARINDAN YEDİKLERİNİ MÜSLÜMAN BAĞINDAKİ AĞACIN DALINDAN İNSANLARIN ÜZERİNE BOŞALTIYOR! OLMASIN 
HUYLU HUYUNDAN VAZGEÇMEZ DERLER YA! 


Hükümeti Twitter'dan sık sık Gezi Parkı olayları nedeniyle eleştiren eski Kültür Bakanı Ertuğrul Günay, şu anda bir basın toplantısı düzenledi. Günay, Ak Parti'den istifa etmeyeceğini söyledi.

AK Partili Ertuğrul Günay, herkesin merak ettiği konuyla ilgili konuştu: "Ben AK Parti'ye çok zor bir dönemde geldim. Hangi niyetle olursa olsun bir başka korku döneminde de sesimi kısmak niyetinde değilim. AK Parti'nin büyük bir kitlesinin benim gibi düşündüğünü düşünüyorum. Benim baştan beri itiraz ettiğimiz, İstanbul'un minareleriyle yarışan betonlarla, özgürlük taleplerin onların da talepleridir. Bunları içerde söylememem, dışarda söylememem gibi Ben gördüğü yanlışa itiraz eden insanlar, seslerini duyurursa burası demokratik bir kurumdur görüntüsü verdiğini sandığım için bunları herkesle paylaşıyorum. Devam ediyorum. sizi belki hayal kırıklığına uğratıyorum ama."
Bir basın mensubunun "İstifa etmeyi düşünmediğinizi söylediniz ama. İhraç bekliyor musunuz?" sorusuna ise şöyle cevap verdi: 
"Tatsız işler konuşmayalım. Şefkat, adalet, merhamet dolu davranışlar göndermeler yapmaya çalışıyorum. Kimsenin aklına kötü şeyler getirmeyin."
"Aslında Genel Kurul'da söz almayı da düşünmüştüm. Ancak başkanlık ve benim aramda sanırım bir kopukluk oldu. Ben de bir basın toplantısının daha iyi olabileceğini düşündüm" açıklamasında bulunan Bakan Günay, ülkemizin üzüntü verici olaylar yaşadığını dile getirdi. İşte Günay'ın açıklamalarından satırbaşları: 
"Sokaklar ve meydanlar farklı nedenlerle bir araya gelen, oldukça öfkeli insanlarla doldu taştı. Haklı bir çevre duyarlılığından yola çıkan anlayışsız, kaba, haksız davranışlar sonucunda ülke düzeyinde belki milyonları aşan insanların alanlara çıkmaya başladı."
POLİS ÖLÇÜSÜZ MÜDAHALEYLE OLAYLARIN YAYGINLAŞMASINA NEDEN OLDU
Böyle olunca bozguncular ve kışkırtıcılarda zaman zaman bu olayların arkasına saklanarak, yurttaşların canına yönelik hareketle toplumun sağlığını tehdit ettiler.
Güvenlik güçleri aldıkları emirlerin katılığı, öncelikle bu bozguncuları yakalayıp teşhir etmek yerine, bazen haksız ve gereksiz, bazen haklı ama ölçüsüz müdahalelerle, olayların yaygınlaşmasına neden oldular. 
Basit ama iyi yönetilemeyen süreçte sanki iktidara karşı, bir iktidar değiştirme hevesi ve hayali ürettiler.
POLİSİMİZ, YURTTAŞLARIMIZ ÖLDÜ
Bir polisimiz ve vatandaşlarımız öldü, gözlerini yitirenler var, evler, araçlar yandı. Birlikte barış içinde yaşama duygumuz, duygudaşlık ciddi biçimde zarar gördü. Ve böyle devam ederse devam edecek.
İnsanları neredeyse çatışma eşiğine getiren bu olayın temelinde bir çevre sorununun, Beyoğlu'nda neredeyse son yeşil alanın, yeşil kalma talebinin masum talebin olduğu gözden kaçırılmamalıdır.
ÖZELEŞTİRİ YAPMA İHTİYACIYLA YÜZ YÜZE GELECEĞİZ
Olayların boyutları değiştikçe, uluslararası komplodan söz etmeye,iktidara karşı söylenmeye başlandı. Ama bu başlangıç noktasını ve nasıl yönettiğimiz göz önünde bulundurulursa, başarısız yönettiğimiz ortaya çıkacaktır. Özeleştiri yapma ihtiyacıyla yüzyüze geleceğiz.
31 MAYIS'TAKİ ŞİDDET VE İFADELER İSYANA YÖNELTTİ
İlgili ve kamu biriminin, yurttaşların isteklerini değerlendireceğini, ağacın korunmasına, 18 gün sonra yaptıkları gibi söylenmesi, olayın başladığı gün sağlanabilirdi. İlk günden, kökten reddi, başlangıçtan her kesimden İstanbullunun, Ak Partililerin, diğer partililerin, sırf bu birliktelik görülmesin diye, uygulanan 31 Mayıs Cuma sabahının şiddeti ve o gün yine ortaya çıkan, mahkeme kararını hiçe sayan ifadeler insanları neredeyse bir isyana yöneltti. Sokağa çıkan herkes tepki gösteren herkes, Başbakan Yardımcımızın açıklamasına göre 80 ilde neredeyse, o parkı Beyoğlu'nda Taksim'de o parkı o yeşil alanı o ağacın isyanını bilmiyor.
GEZİ PARKI SİMGEYE DÖNDÜ
Gezi Parkı bütün bu hayata karışan ortama itiraz edenlerin, özgürce yaşamak isteyenlerin toplandığı ortak bir alana simgeye dönüştü. "Mesele gezi parkından ibaret değil arkadaş" denilerek de anlatılmak istenen bu, iktidar değiştirmek değil. Bu tepkisi anlamak ve yeni tepkilere yol açmadan sükuneti sağlamak her ülkede öncelikle bizim yönetimin görevidir. Bu insanlar, gençler çoğunlukla bir siyasi partiye yakınlık duymuyorlar. 
YÖNETİM ŞEFKAT İSTER
Yönetim, suhulet nezaket kolaylık yumuşaklık şefkat ister. Husumet, şiddet ve nefretle yönetim olmaz. 
Bizim tarihen ve bugün üzerine durmamız gereken temel ilke budur. Bir iktidar, bir siyasi partinin iktidarı olabilir. Ama hükümet, Türkiye Cumhuriyeti'nin bütününün hükümetidir. Bütün bir süreç boyunca, suhuletn merhametin adaletin, daha büyümeden, uluslararası medyaya çıkmadan aşabileceğini hep anlatmaya çalıştım. 
EVLERİNİZE DÖNÜN
Bütünüyle yurttaşlarıma da çağrım var. Lütfen evlerine dönmeliler. Elbette düşünce özgürlüğü, yasalara uygun biçimde ifade etme hakları var. Dışarda şu yada bu şekilde, polisin müdahale etmesini haklı kılabilecek bir eylem demokrasiye hizmet etmez. Bunu bütün yurttaşlarımın dikkatine sunmak istiyorum.  Kaynak: Hürriyet

15 Haziran 2013 Cumartesi

TECRÜBENİN KEMALATIN HUZURA SÜKUNETE ULAŞTIMA ETKİSİ ELBET VARDIR..

TECRÜBENİN KEMALATIN HUZURA SÜKUNETE ULAŞTIMA ETKİSİ ELBET VARDIR..
BU DURUMDA MÜSLÜMAN VATAN SEVERLERDE DİN DÜŞMANLARI KARŞISINDA YALNIZ BIRAKILIRMIKİ?

Saadet Partisi Yüksek İstişare Kurulu Başkanı Oğuzhan Asiltürk 'Gezi Parkı' eylemleri ve AKP'nin miting kararı ile ilgili bir yazı kaleme aldı... 

Siyasi Partiler birkaç sebepten dolayı Açıkhava toplantıları yapmak isterler. Hedefleri icraatlarına destek sağlamaktır. Bunun için de yaptıklarını ve yapacaklarını anlatırlar ve daha fazla hizmet yapmalarına nasıl engel olunduğunu da özellikle vurgulamaya çalışırlar.

AKP’nin mitinginde de aynı şeyleri tekrarlayacağını Başbakanın nasıl çevreci olduğunu kaç milyon ağaç diktiğini anlatacağını, Gezi Parkındaki protestoları hak etmediğini ifade edeceğini sanıyorum. Türkçede atasözü haline gelmiş bir deyiş var “Cambaza bak cambaza diyerek adam çarpmak”. Yani başka şeylere dikkat çekerek asıl yapılmak isteneni gözden kaçırmak. Başbakanın bu mitingde aynı yönde bir konuşma yapacağı izlenimi alınıyor.

Başbakan şunu artık anlamalıdır ki oturduğu makam muhalefetle kavga ederek toplumda gerilim meydana getirmeye uygun değildir. Toplumda kaynaşma sağlamaya yönelik bir makamdır. Böyle yaparsa yaptıklarından hayır bekleyebilir.

Muhalefet Partilerinin özellikle ana muhalefet partisinin iktidarı sert tenkitlerine Başbakan aynı şekilde hatta daha sert karşılık vermeseydi kendi hizmetlerini anlatmayı tercih etseydi toplumda bugün karşılaştığı düşmanca tepki oluşmazdı. İktidardakiler çatışma üslubuyla konuşamazlar. Konuşmamaları gerekir.

Gelelim karşı görüşte olanlara, daha önce birkaç yazımda da belirtmiştim. Şiddet yanlısı hiç bir muhalefet kabul edilemez. Memleketini seven herkesin böyle davrananlara karşı çıkması gerekir. Ancak basında çıkan haberlere bakılırsa ana muhalefet Partisi Genel Başkanı direnişçileri överek alnından öptüğünü söylemiş. Hayret edilecek bir sorumsuzluk örneği olur eğer gerçekten böyle bir beyanı varsa. İktidara karşı olmak başka şeydir, terör estirenlere arka çıkmak başka şeydir. Herkesin kendini kontrol etmesi lâzım.

Şimdi gelelim gösterileri dışarıdan kimlerin desteklediğine. Daha olaylar başlar başlamaz Irkçı emperyalizmin kontrolündeki batı basınında bu protestolar Türk Baharı olarak nitelendirildi. Arap baharı diye takdim ettikleri ve İslam ülkelerini kana bulayan iç çatışmalar Türkiye’de de olsun istediler. Gösterilere katılan gençlerin bir kısmının macera olsun diye katıldıkları kameraların karşısındaki konuşmalarından anlaşılıyor. Ancak kesin olarak belli ki dış güçlerin kontrolündeki kışkırtıcı ajanlar olayları yönlendiriyor. Genç kardeşlerimizin artık daha fazla bu oyuna gelmeyeceklerini ümit ediyorum.

Şimdi meselenin aslına gelelim. Yaşları 16 ila 26 arasındaki gezi parkını kurtarılmış bölge ilan eden, yakıp yıkmaya yönelen bu gençler, AKP’nin 10 yıllık Milli Eğitim politikalarının ürünü değil mi ? Bu gençler AKP iktidarı döneminde yetişmediler mi? Bu neslin yetiştiği ortamı Ahlakî ve mânevî değerleri hiçe sayarak zinayı serbest bırakarak hazırlayan AKP değil mi ?

Fâize dünya gerçeği diyerek zengini daha zengin fakiri da fakir yaparak sınıflar arasındaki dengesizliği daha da artırıp kin ve nefret tohumlarını güçlendiren AKP değil mi?

Domuz etinin pis olduğunu Allah kitabında bildirdiği ve İslam âlimleri domuz etinin zararlarından çok önemli birisi de domuz eti yiyen eşlerin birbirlerine karşı sadakatlerinin kaybolduğunu, gayri meşru ilişkilerden kaçmadıkları için domuz eti yemekten şiddetle sakınılması gerektiğini kitaplarında yazdıkları halde domuz etini kasaplık hayvan sınıfına sokan, domuz çiftlikleri kurduran AKP değil mi? İstatistiklere göre Türkiyedeki gayri Müslimlerin sayısından birkaç kat daha fazla domuz eti tüketiliyor.

İslam dinine göre çok büyük bir günah olan eşcinselliği batılılar istiyor diye serbest bırakan AKP değil mi? 10 yıldan fazla İslam’ın ahlâki ve mânevî değerlerine aykırı bu uygulamalarla İslam ahlâkından uzaklaştırılarak milletin öz değerlerine yabancılaştırılan gençlerin bir kısmı teröre bulaşıyorsa sorumlusu memleketi 10 yıldan beri idare edenler olmaz mı? 

AKP’nin kendine siyasi destek sağlamak için yapacağı mitinge Milli Görüşçüler katılarak AKP’nin yaptıklarının vebâline ortak olmazlar. Hiçbir Milli Görüşçü AKP’nin siyasî çıkar sağlamak için yapacağı mitingi desteklemez.

ALLAH kitabında şöyle bildiriyor: “Sizin başınıza gelenler iki ellerinizle işledikleriniz yüzündendir”. AKP’nin yaptıklarını görmezden gelen birçok dini ilim sahipleri var etraflarında. Onlar susarken ben inancımın gereği olan kardeşlik görevimi yapmak istiyorum. Bu yanlış yolda daha fazla ısrar etmeden dönmelerini tavsiye ediyorum. Allah hepimizin hidayetini artırsın. Hakkı hak olarak görüp hakka uymayı, batılı batıl olarak görüp batıldan kaçınmayı nasib etsin.

Oğuzhan ASİLTÜRK
SAADET PARTİSİ YİK BAŞKANI