REKL

AYET-İ KERİME

قوات الاحتلال تعتدي على المواطن خالد الغباشي في مخيم الجلزونتقرير علي دار علي

Posted by ‎تلفزيون فلسطين Palestine tv‎ on 12 Haziran 2015 Cuma

28 Nisan 2013 Pazar

Barış kadın işidir!.. Başta Apo ve herkes özgür olmalı. Dediler.

Karayılan: 'Başta Apo ve herkes özgür olmalı'
 Karayılan, "Birinci aşama ateşkes ve güçlerimizin geri çekilmesidir. İkici aşama ise Türk devleti ve hükümetin sorumluluklarını yerine getirmesidir. Üçüncü aşama normalleşme ve özgürleşme sürecidir. Toplumsal barış projeleri oluşturulmalıdır. Eşitlik ve özgürlük oluşmalıdır. Bu esasta herkes bu özgür ve demokrat kesime katılmalıdır. Başta Apo ve herkes özgür olmalıdır. Bu çerçevede gerillanın silahsızlanması gündeme girer. Süreç böyle ilerleyecek" dedi.

"Çünkü Türk devleti Apo ile müzakere gerçekleştirdi. Bunun sonucunda bugün bu süreç ilerliyor. Bizimle önder İmralı arasında BDP heyetinin gidiş gelişleri oldu. Mektuplar gidip geldi, mektuplar İmralı'dan bize bizden de İmralı'ya gidip geldi. Bunların üzerine biz bir sonuca ulaştık. Biz öyle bir süreç yürütmeliyiz ki, Kürt davası demokratik yollar ile sonuçlansın. Böyle bir gündemiz var. Tüm halkımız, Türkiye'deki halkalar ile süreci izleyenler bilsin ki bu son değil, yeni bir başlangıçtır. Bu yeni bir sürecin başlangıcıdır. Biz Türkiye sınırlarındaki silahlı güçleri geri çekmek istiyoruz. Bunun yanında siyasi bir hamle yürütelim. Demokratik kurtuluş hamlesi ile özgür bir yaşamın hayat geçilmesi için çalışıyoruz. Eğer bu süreci geniş, siyasi, tarz olarak yürütürsek Kürt halkının özgürlük mücadelesi bu süreç sonunda amacına ulaşacaktır. Bu bilinsin ki bu geri çekilmeyi tamamlarsak ikinci aşama başlayacak. Çünkü bu süreç üç aşamadan oluşuyor. Birinci aşama ateşkes ve güçlerimizin geri çekilmesidir. İkici aşama ise Türk devleti ve hükümetin sorumluluklarını yerine getirmesidir. Sorumlulukları Kürt sorununun çözümü için yasal adımlar atmalıdır ve reforma ihtiyaç vardır. Durumun iyi olması için korucuların, özel hareket timleri ve özel savaş güçlerini kaldırmalıdır. Korucular da Kürt'tür, biz onlara karşı değiliz. Bu sistem artık kaldırılmalıdır."

-"KÜRT SORUNU BU ÜÇ AŞAMA İLE ÇÖZÜLECEK"-

"Türkiye'yi demokratikleştirecek, Kürt inkârını kaldıracak, Kürt varlığını kabul edecek ve Kürt halkının özgürlüğünü kabul edecek, bunun yanında farklı kimlik, inanç, mezhepte olanların eşitlik ve onların özgürlüğünde garanti altına alınmalıdır" diyen Karayılan, "Bunlar ile ilgili yasal düzenlemeler yapılmalıdır. Biz bu esaslara dayanarak güçlerimizi geri çekiyoruz. İmralı'daki müzakereler bu aşamaya ulaşmıştır. Artık biz güçlerimizi geri çekelim sonra da Türk hükümeti ve devleti Kürt sorunu çözülsün diye adımlar atmalıdır. Bunların adım atmalarını bekleyeceğiz. Eğer Türk devleti ve hükümeti adım atarsalar üçüncü aşamaya geçeceğiz. Üçüncü aşama normalleşme ve özgürleşme sürecidir. Toplumsal barış projeleri oluşturulmalıdır. Eşitlik ve özgürlük oluşmalıdır. Bu esasta herkes bu özgür ve demokrat kesime katılmalıdır. Başta Apo ve herkes özgür olmalıdır. Bu çerçevede gerillanın silahsızlanması gündeme girer. Süreç böyle ilerleyecek. Kürt sorunu bu üç aşama ile çözülecek. Biz bu esaslar doğrultusunda çalışıyoruz. Bunun için herkes görevlerini yerine getirmelidir. Halkımız bilsin ki biz böyle bir proje üzerinde adımlar atıyoruz. Biz siyasi çalışmaları yükseltmeliyiz. Bunanla sonuca ulaşacağız" dedi.

Kışanak, ise: "El ele verelim barışı özgürlüğü birlikte kazanalım. Kadınların el ele verdiği çözüm sürecinin kaybedeni olmayacaktır" dedi. Kongre'de Öcalan'ın mesajı da okundu. Öcalan, Sakine Cansız'ın hayatının kadının özgürleşmesine örnek olduğunu belirterek, "Sakine'nin hesabını sormalı, açığa çıkarmalısınız. Barış ve demokrasi hareketlerine ilgi gösterin, öncülük edin, barış kadın işidir. Kadın insan haklarının ve demokratikleşmenin teminatıdır. Kadını özgür olmayan bir halk, özgür olamaz" dedi. 

Sivas Olaylarında 19 Yıllık Yalan Deşifre Oldu

( ARŞİVDEN )

Sivas Olaylarında 19 Yıllık Yalan Deşifre Oldu
Sivas olaylarıyla ilgili 19 yıldır gizli tutulan morg fotoğraflarını Akit ele geçirdi. Fotoğraflar ölen 37 kişinin yanmadığını ortaya koyuyor.

Dönemin soruşturma savcısına gönderilmek üzere hazırlanan dosyadan karanlık eller tarafından çıkartılan fotoğraflar “Yanarak öldüler” şeklinde hazırlanan otopsi raporlarının tamamının yalan olduğunu belgeliyor. Sıra sıra dizilmiş cesetlerden hiçbirinde yanık izi görülmezken, bir genç kıza ait cesedin görüntüsü Astsubay Galip Deniz’in “Otel içinde vurularak öldürülenler vardı” iddiasıyla bire bir örtüşüyor.

2 Temmuz gecesi Numune Hastanesi Morgu’na getirilen genç kıza ait cesetteki kurşun yarası açıkça görülüyor. Hastane morgunun mermer zemininde yatan cesedin, sol göğüs bölgesinden, tam kalp hizasından vurulduğu, tişörtünde açılan delikten yukarı doğru şerit halinde kan boşaldığı belirtiliyor.

AKİT, DÜZMECE RAPORLA GİZLENEN GERÇEĞİ ORTAYA ÇIKARIYOR

2 Temmuz 1993’te Sivas’ta 37 kişinin ölümüne, yüzlerce masum insanın hiçbir somut delile dayanmadan tutuklanıp zindanlarda çürütülmesine neden olan planlı provokasyonu deşifre etmeye devam ediyoruz. Duyduğu vicdan azabıyla şok itiraflarda bulunan Astsubay Galip Deniz, 2 Temmuz 1993’te Ankara GATA’dan çok gizli timin Sivas’a götürüldüğünü, aralarında sağlık görevlileri ve doktorların da bulunduğu bu ekibin otel içerisinde bulunan provokatörler tarafından öldürülen kişilerin vücudundaki mermi çekirdeklerini çıkardığını belirtmişti. Sivas Numune Hastanesi Başhekimi’nin imzalamaya yanaşmadığı otopsi raporlarının da kendileri tarafından hazırlandığını vurgulayan Deniz, düzmece raporlarla, aydın kisvesi ardında saklanan provokatörlerin kollandığına değinmişti. Galip Deniz’in yıllar sonra gelen şok açıklamalarının doğruluğunu ortaya koyan çok özel fotoğraflara ulaşmayı başardık.

İŞTE OTEL İÇERİSİNDE İŞLENEN CİNAYETLERİN BELGESİ

Ele geçirdiğimiz fotoğrafların 2 Temmuz gecesi hastane morgunda çekildiği belirtildi. Sivas Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yürüttüğü ilk tahkikat kapsamında çekilen fotoğraflar, Galip Deniz’in yıllar sonra gelen itirafının belgesi niteliğinde. Sivas Emniyeti tarafından ‘28 nolu resim’ ibaresiyle kodlanan ilk resimde, mermer otopsi masası üzerine konulmuş, gözleri yarım açık, kulağında küpe bulunan, esmer, orta boylu, 20’li yaşlarda genç bir kızın, üstü beyaz bir çarşafla örtülmüş halde yattığı görülüyor. Resme dikkatli bakıldığında genç kızın cesedinin bulunduğu masanın kenarlarında taşıma esnasında bulaşmış kanlı bir yüzey olduğu anlaşılırken, 27 numaralı resim ise “Yanarak öldü” raporunun nasıl bir kurmaca olduğunu izah ediyor.

GENÇ KIZ TAM KALBİNDEN VURULMUŞ

27 numaralı resimde aynı genç kızın cesedinin mermer zemin üzerinde bulunduğu, cesedin beyaz tişörtlü olduğu, başka bir erkeğe ait cesedin ise aynı otopsi masasında bulunduğu görülüyor. Üzerinde çarşaf bulunmayan cesedin sol göğüs bölgesinde ateşli silahla açılmış delik açıkça görülüyor. Alınan bilgiye göre kalbin hemen üzerinde ateşli silahla açılan yaradan bir miktar kanın baş bölgesine doğru sızdığı, muhtemelen genç kızın otel içerisinde merdiven gibi bir yerden çıkarken karşı istikametten açılan ateşle vurulduğu, sırt üstü düşmesi sonucu yer çekiminin etkisiyle kanın yukarı doğru akıp resimdeki ok hizasını oluşturduğu vurgulanıyor.

CESETLERİN HİÇBİRİNDE YANIK İZİ YOK

19 numaralı resimde ise cesetlerin henüz morga taşınmadığı anlaşılıyor. Hastanenin girişi katında bulunan odalardan birinin toplama alanına dönüştürüldüğü ifade edilirken, yatakların birleştirilmesi sonucu oluşan geniş alana dizilen cesetlerden hiçbirinde birinci derece ve ikinci derece yanık olmadığı belirtiliyor. Resimlerde görülen 6 cesetten 5’i erkek, birisi kadın. Cesetlerin burun bölgelerinde içerideki dumanın solunması sonucu oluşmuş siyahlıklar ve hafif deri döküntüleri bulunuyor.

DİĞER İKİ CESETTE DUMAN ZEHİRLENMESİ

29 numaralı resminde 26 ve 27 numaralı resimler gibi zemin katta bulunan morgda çekildiği ifade edildi. Resimde aynı mermer otopsi masası üzerinde konulmuş, yarı gözleri açık bir kadın ve bir erkek bulunuyor. Dikkatli bakıldığını bu iki cesedin de diğer cesetler gibi burun bölgelerinde akıntı ve deri döküntüleri olduğu anlaşılıyor.

TAB EDİLEN FOTOĞRAFLAR SİVAS EMNİYETİNE KAYBEDİLDİ

Çekilen 100’den fazla fotoğraf ve ayrıca video kayıtlarının da bulunduğu belirtilirken, bu kayıtlarda kurşun yarası bulunan cesetlere ait görüntülerin soruşturma dosyasından çıkartıldığı ifade edildi. Sivas Cumhuriyet Başsavcılığı, Kayseri Ağır Ceza, Ankara 1 Nolu DGM ve Yargıtay’da bulunan dosyalarda otel içerisinde korkunç vahşeti ortaya koyan resimler bulunmuyor. Organize planı adım adım uygulamaya koyan derin devletin, aydın kisvesi altında otel içerisine yerleştirdiği elemanları vasıtasıyla ölü sayısını artırmak istediğini ortaya koyan deliler, Sivas Cumhuriyet Başsavcılığı’na hiç ulaşmadı. Görüntülerin Sivas Emniyet Müdürlüğü’nde tab edildikten sonra ortadan kaybedildiği ve bir kısmının müdahil avukatlarının arşivinde saklandığı iddia edildi..

25 Nisan 2013 Perşembe

TC. Devlet Demiryolları ve Marmaray Projesi.

Türkiye'de Marmaray'ın ve Kars-Tiflis-Bakü demiryolu projesinin tamamlanmasıyla Çin ile Avrupa arasında Türkiye üzerinden kesintisiz blok tren taşımacılığı yapılabileceğini dile getiren Karaman, "Kazakistan'dan başlayarak, Çin'in kuzeyinden gelen yükler Türkiye üzerinden tren taşımacılığıyla Avrupa ve Orta Doğu'ya ulaştığı gibi Türkiye'nin güneyinden deniz bağlantısıyla Afrika'ya da ulaşacaktır" dedi.

TC. Devlet Demiryolları Genel Müdürü Süleyman Karaman, Marmaray'ın Londra'dan Pekin'e kadar kesintisiz demiryolu ulaşımını mümkün kılmasının yanı sıra İstanbul'un kent içi toplu taşımacılığına çok büyük yararlar sağlayacağını ve diğer ulaşım ağlarıyla entegre olacağını belirten Karaman, Marmaray'ın inşası devam eden Ankara-İstanbul Hızlı Tren, Kars-Tiflis-Bakü Projeleri devreye girdiğinde Avrupa'dan Asya'ya, hızlı, ekonomik bir demiryolu bağlantısı sağlayacağını ifade etti. son 10 yılda demiryollarına 26 milyar lira yatırım yapıldığını ve ana hedefler doğrultusunda çalışmaların sürdüğünü anlattı.

Gelecek 10 yıl içinde bu bölgede demiryolu sektörüne yapılacak yatırım miktarı 150 milyar dolar. Bu durum, demiryolu alt ve üst yapısı, yeni teknolojiler, demiryolu araçları, hızlı tren setleri, makaslar ve demiryolu sanayisine yönelik daha fazla yatırım, daha fazla işbirliği, ülkeler için daha fazla refah ve kalkınma anlamına gelmektedir. Son 10 yılda demiryollarında başlatılan projelerin toplam tutarı 40 milyar lirayı aşmaktadır. Bugüne kadar gerçekleştirdiğimiz yatırımların tutarı 25 milyar lirayı bulmuştur. Dolayısıyla demiryolu sektörü gittikçe yükselen bir sektördür."

Karaman, Yurt içinin yanı sıra, Türkiye'den Batı'da, Almanya, Macaristan, Avusturya, Bulgaristan, Romanya, Slovenya'ya, Polonya, Çek Cumhuriyeti, doğuda İran, Suriye ve Irak'a; Orta Asya'da Türkmenistan, Kazakistan ve Pakistan'a karşılıklı olarak blok trenlerin işletildiğini, İpek Rüzgarı Blok Tren Projesi ile Kazakistan-Türkiye arasındaki blok tren seyahat süresinin azaltılmasının hedeflendiğini belirtti.

Dünyadaki en önemli projelerden biri olan Marmaray Projesi, İstanbul'un kentsel yaşantısını sağlıklı olarak sürdürebilmesi, kentlilere çağdaş bir kent yaşamı ve kentsel ulaşım imkanları sunabilmesi, kentin doğal tarihi özelliklerinin korunabilmesi için yüksek kapasiteli elektrik enerjisi kullanarak çevreyi kirletmeyen bir projedir.

İstanbul, bir yandan tarihi ve kültürel değerleriyle korunması gereken, diğer yandan toplu ulaşım sistemlerinin çevresel etkilerinin azaltılabilmesi ve demiryolu sistemlerinin kapasitesi, güvenilirliği ve konforunun arttırılabilmesi için modern demiryolu tesislerinin kurulmasını gerektiren bir şehirdir.

PKK’lılar 8 Mayıs’tan itibaren silahlarıyla birlikte çekiliyor.

PKK Türkiye'den çekiliyor
PKK yöneticilerinden Murat Karayılan, PKK'nın Türkiye sınırlarından çekilme tarihini açıkladı. Karayılan, PKK’lıların 8 Mayıs’tan itibaren silahlarıyla birlikte çekilmeye başlayacağını duyurdu.
Karayılan'ın Kandil Dağı'nda düzenlediği basın toplantısıyla PKK üyelerinin Irak'ın kuzeyine çekilmeye başlama tarihi ve sürecin nasıl işleyeceği netleşti. Açıklamaya göre, örgüt üyeleri, çatışmaya mahal vermeyecek şekilde kendi inisiyatifleriyle öteden beri kullandıkları güzergahlarla geri çekilme işlemini gerçekleştirecek. PKK üyeleri, 8 Mayıs'tan itibaren kademeli olarak, gruplar halinde Türkiye topraklarından Irak'ın kuzeyine çekilecek.
 Murat Karayılan
3 aşamalı süreç
"Demokratik çözüm süreci" olarak tanımlanan dönem, 3 aşamadan oluşacak. Birinci aşama geri çekilme süreci, ikinci aşama anayasal çözüm çerçevesinde yapılacak reformlar, üçüncü aşama ise normalleşme sürecinden oluşacak. Karayılan, örgüt üyelerinin çekileceğini açıkladığı Kuzey Irak'taki yönetimden de "gereken anlayışı" göstermesini istedi.
PKK lideri Abdullah Öcalan, 21 Mart'ta Diyarbakır’da düzenlenen Nevruz kutlamaları sırasında cezaevinden gönderdiği mektubunda çekilme sinyali vermiş ve “Silahlar sussun, siyaset konuşsun” ifadelerini kullanmıştı.

20 Nisan 2013 Cumartesi

İŞİNDE ENGELLENENLERDE VİCDAN VARSA!. BİRGÜN DOĞRU ORTAYA ÇIKAR ELBET

Türkiye bir Avukatını daha kaybetti. Eski başbakanlardan Adnan Menderes'in de avukatlığını yapan Burhan Apaydın 89 yaşında yaşama veda etti.

Apaydın kendisiyle yapılan bir söyleşide çok çarpıcı bir görüşünü de dile getirmişti:

 “Bana en büyük ve başarılı avukat kimdir diye sorsaydınız, ‘ Atatürk ’ derdim. Çünkü o, bütün bir dünyanın kazanılmasına olanak vermediği bir davanın avukatlığını ve eylemli savunmasını yapmıştır. Türkiye ’nin bağımsızlığını kurtarma davası, dünya kamuoyu önünde onun tarafından savunulmuş ve kazanılmıştır.”

YASSIADA'DA İLK GÖRÜŞME VE DON DAVASI
63 yılda tam 2 bin dava alan ‘Adalet Savaşçısı’ Burhan Apaydın’ın anıları bir kitapta toplanmıştı. Kitapta Apaydın'ın Adnan Menderes’in avukatlığını üstlendikten sonra Yassıada’daki ilk görüşü şöyle anlatılıyor:
''Çok şık ve intizamlı Adnan Menderes ile hiç ilgisi yoktu. Üzerinde kahverengi bir elbise vardı, gömleği buruşuktu, kravatı yana kaçmıştı, zayıflamıştı ve elbise üzerinden dökülüyordu. Saçı başı dağınıktı. Olduğu yerde durdu. Ben ona doğru yürüdüm, “Beyefendi merhaba” dedim, elimi uzattım, el sıkışırken öpüştük. O yakınlaşma sırasında kulağına, “Beyefendi atlatırız bu işi” diye fısıldadım, sırf moral vermek için. Baktım, yüzündeki gerginlik o an biraz kayboldu. “Burhan Bey, ben idamdan korkmuyorum. Yalnız beni tarihe mürtekip (irtikapçı, zimmetçi) Başbakan olarak geçirmek istiyorlar” dedi.

'Kasanın açılması sırasında kasanın içine bir don ile çıplak kadın resimleri atılmıştır. Yassıada’da Cumhuriyet Savcılığı görevini yapan Albay Ömer Egesel kürsüden bunları sallayarak, sözde sevgilisinin donunu ve çıplak resimleri seyrediyormuş gibi göstererek Menderes’i küçük düşürmek istemiştir. Ben buna şiddetle karşı koydum v e çıplak kadın resimlerinin barlarda camlara yapıştırılan resimler olduğunu ileri sürdüm.

Sonradan da kasaya Milli Birlikçiler’den birisinin koyduğu donun kadın donu olmayıp erkek donu olduğunu kemerine dayanarak kanıtladım. Milli Birlikçiler’den Menderes taraftarı olan bir senatör Orhan Apaydın’a ve bana kasadan çıkan donun Milli Birlikçiler’den birinin ayağından çıkarılıp kasanın içine atıldığını söyledi. Ben TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı’yken, Anayasa Mahkemesi başkanından rica ederek Yassıada’dan gönderilen belgeleri tetkik etmeme müsaade edilmesini istedim, bana bu müsaadeyi verdiler. Donu orada gördüm, şimdi yine oradadır.Don ve kadın resimleri hâlâ duruyor.Menderes’e nasıl iftiralar atıldığı böylece ortaya çıkmaktadır. 

İDAMI ÖĞRENİNCE AĞLAMAYA BAŞLADIM

Menderes idam edildiğinde  ben tutukluydum. Cezaevinde idamı öğrenince ağlamaya başladım, fakat subaylar böylece cezaevinde bulunan tutukluları da ayağa kaldıracağım ithamıyla benim ağlamama dahi müsaade etmediler. Ben de cezaevinde bulunan tuvalete girerek gizlice orada ağladım. Sonra yüzümü yıkayarak dışarı çıktım. Sıkıyönetim kurallarını çiğnediği iddiasıyla cezaevinde tutuklu olarak bulunan Kürt İdris lakaplı İdris Özbir beni kendi koğuşuna alarak Adnan Menderes’in idamından dolayı duyduğu teessürü gidermeye çalıştı. Onun gösterdiği insanlığı asla unutamam, bu nedenle ömür boyu avukatlığını üstlendim."

MENDERES İÇİN İADEİ İTİBAR İSTEDİ

1960 ihtilalinden sonra idam edilen dönemin başbakanı Adnan Menderes’in avukatlığını yapan Apaydın, geçen yıl TBMM Başkanlığı’na başvurarak 51 yıl sonra müvekkiline “iadei itibar” istedi.

Avukat Burhan Apaydın, başvurusunda yargılama kararının hukuka uygun olmadığını savundu. Yassıada yargılamaları sırasında iki kez azledilen Apaydın, mahkeme kararında “Türk milleti adına” ifadesinin yer almadığını belirterek, idam kararının kaldırılması gerektiğini öne sürdü.

16 Nisan 2013 Salı

“Fikir hürriyetine evet! Hakarete hayır”


İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ İHLALİ Mİ?
 "Fikir beyan ederken başkalarının kişilik, onur ve inançlarına saldırmak 'suç'tur." 

'Onlarla bizi meşgul etmeyin'
Başbakan Tayyip Erdoğan, Fazıl Say'a verilen cezaya ilişkin soruya 'onlarla bizi meşgul etmeyin" yanıtı verdi. Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ da "Fazıl Say, sanatını icra ettiği için cezaya çarptırılmış değil. Hiç kimsenin insanların inançlarına hakaret etme, küfür etme, aşağılama hakkı ve böyle bir özgürlüğü de yoktur" dedi. Londra'da bulunan Kültür Bakanı Ömer Çelik de "Makul düşünen hiç kimse o sözlerin ifade özgürlüğü sınırları içinde olduğunu savunamaz" diye konuştu. 

'Ülkeyi rezil edersiniz' 
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu ise şöyle ded: "Eğer olmayan bağımsız yargıyı sanatçıyı hapse atmak için kullanırsanız o ülkede demokrasi tehlikede demektir. Sanatçınızı mahkum ederseniz yalnız kendinizi değil ülkenizi dünyada rezil edersiniz. Onu yargılayan yargıç aslında kendini yargılamıştır." 

"Keşke yargı 'saçmalama özgürlüğüdür' deseydi"
AB Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, Fazıl Say'ın cezasına ilişkin, "Daha evvel de söylemiştim. 'Keşke yargımız bu sanatçının attığı adımları saçmalama özgürlüğü çerçevesinde değerlendirseydi" dedi. "Biz ne sayın Fazıl Say'ın ne de herhangi başka vatandaşımızın söyledikleriyle ya da düşündükleriyle yargılanmasından mutlu olmayız" diyen Bağış, şöyle konuştu: "Keşke sayın Say da insanların kutsallarını önemseyip, onlara saygıyla yaklaşsaydı da bu dava süreci hiç başlamamış olsaydı." 

Fazıl Say’a açılan davadaki şikayetçilerden olan Emre Bukağılı, Fazıl Say hakkında verilen mahkeme kararını  değerlendirdi

Bilindiği gibi Fazıl Say, sosyal paylaşım sitesi Twitter’da yazdığı yazılar nedeniyle 'Halkın benimsediği dini değerleri alenen aşağıladığı gerekçesiyle' 1,5 yıla kadar hapis istemiyle yargılanıyordu. Sanatçı Fazıl Say, "… eylemi sabit olup suçun işleniş şekli, sanığın kastı, suç işlemesindeki ısrarı, suçun işlendiği zaman ve yeri, sanığın güttüğü amaç ve saiki nazara alınarak 'halkın bir kesiminin benimsediği dini değerleri alenen aşağılama' suçuyla 10 ay hapis cezasına çarptırıldı.

Fazıl Say, karar sonrası yaptığı açıklamada, "Mahkeme sonucu çıkan karar için yurdum adına çok üzgünüm. İfade özgürlüğü açısından hayal kırıklığına uğradım. Hiçbir suçum olmamasına rağmen ceza almış bulunmam, şahsımdan çok, Türkiye’deki ifade ve inanç özgürlüğü adına kaygı vericidir" diye konuştu.

Emre Bukağılı Fazıl Say’ın bu konuşmaları ve bugün basında konuyla ilgili yapılan yorumlar hakkında şunları söyledi:

“Fazıl Say dürüst olsun. Fikirlerinden dolayı değil, hakaretleri yüzünden suçlu bulundu”

“İfade ve inanç özgürlüğü alabildiğine saygı duyduğumuz, herkesin saygı duyduğu, mahkemenin de saygı duyduğu bir durum.

“Fikir hürriyetine evet! Hakarete hayır”

 Müslümanlara ağza alınmayacak şekilde hakaret edeceksin, akıl almaz aşağılama cümleleri kullanacaksın, küfredeceksin, ya diyeceksin bu fikir hürriyeti
Senin fikrine kimse bir şey diyor mu? Fikirle ilgili değil, falanca şairin  sözünü aldım diyor. Sen Müslümanlara ağıza alınmayacak küfür ettiğin kelimeler cümleler,... ondan dolayı ceza aldın sen.

Şimdi bak burada kurnazlık ediyorlar, o çok önemli, halka doğru bilgi vermiyorlar, yanlış bilgilendiriyorlar. “Ben şair Ömer Hayyam’ın bir şiirini yazdım” diyor, niye dürüst konuşmuyorsun? Ömer Hayyam’ın şiiri ile ilgili Mahkeme ne diyor, herhangi bir açıklaması var mı Ona suç ile ilgili atıfta bulunuyor mu Mahkeme? YOK!

Sen,  ağza alınmayacak çok çirkin hakaretler ettin iman edenlere, ondan dolayı ceza aldın. Bu fikir değil bu, bu küfür. Fikir ayrı küfür ayrı. Doğru bilgi verin insanlara.

“Müslüman kendisine hakaret ettirmez. Siz Fazıl Say’ın yazdığı o hakaretlerin kendinize yapılmasını kabul eder miydiniz?  Müslümanları, küfredilmeye alıştırmaya çalışıyorlar, Müslüman küfredilmeye, aşağılanmaya, hakaret edilmeye hiçbir şekilde alışmaz, bunu asla kabul etmez.

Olur mu öyle şey? Allah’a, cc dine, imana küfredecek, Müslümanlara küfredecek, bir şey demeyeceksiniz. Ne hale getirmeye çalışıyorsunuz siz insanları? Küfür serbest olacak, hakaret serbest olacak. Herkes fikre küfredecek. Bu nasıl bir dünya? Olur mu öyle şey?

“Son yıllarda Türkiye’de sosyeteden, sanatçılardan yüzlerce kişi hakaret davası açtı ve kazandı. Bunlar da bir sorun olmuyor da, neden Fazıl Say’a aynı sebeple ceza verilmesi sorun oluyor?”  O zaman, “Fazıl Say ise, o hakaret edebilir” mantığı oluyor. Böyle bir şey kabul edilemez.

Kendilerine en ufak bir laf ettirmiyorlar. Barlarda orada burada arbede çıkarıyorlar bardaklar tabaklar havalarda uçuşuyor. Sonra hakaret serbest olsun diyor. Fikir ayrı hakaret ayrı. 

Tüm dünyada önce Müslümanları öldürmeye alıştırdılar. Amerika’da, Afganistan’da, Irak’ta her yerde Müslümanları koyun boğazlar gibi boğazlıyorlar. Son yıllarda milyonlarca Müslüman öldürdüler. Almanya’da Müslüman yakma, Müslümanları aşağılama modası çıktı.

Ortadoğu’da Müslümanları önce hakarete alıştırdılar. “Bunda ne var ki?” dediler. Sonra oradaki Müslümanları öldürmeye başladılar, buna alıştırmaya çalıştılar. Bu sefer de “Bunda ne var ki?” dediler. Şimdi Türkiye’de Müslümanları hakaret edilmeye alıştırmaya çalışıyorlar.

Ayrıca sadece Türkiye Cumhuriyeti’nin yasalarında değil, Almanya, Fransa, İtalya, İsviçre, Polonya, Rusya, Danimarka, Avusturya, İsveç, İspanya, Finlandiya gibi birçok gelişmiş ülkenin hukuk sisteminde kişilere ve özellikle de inançlara hakaret etmek suçtur. Türkiye’de de hukukun işlemesi herkes için sevinç verici olmalıdır.

7,8 şiddetindeki deprem

TAHRAN: 
İran ile Pakistan arasındaki sınır bölgesinde 7.8 büyüklüğünde deprem meydana geldi. İran'da meydana gelen deprem ayrıca Pakistan ve Hindistan'da da hissedildi. İlk olarak 8.0 olarak açıklanan deprem daha sonra 7.8 olarak açıklandı. Depremin meydana geldiği bölgede ilk belirlemelere göre 1.200 evin yıkıldığı en az 40 kişinin hayatını kaybettiği bildiriliyor

100'LERCE KİŞİ KAYIP

Pakistan ile İran sınırında meydana gelen 7,8 şiddetindeki depremde en az bin 200 binanın yıkıldığı bildirildi. Pakistan Meteoroloji Kurumu, depremin büyüklüğünü 7,8 olarak açıklarken, yerin 75 kilometre altında olduğunu bildirdi. Kurum, en büyük hasarın ülkenin İran sınırındaki Taftan'da meydana geldiğini belirtti. 
  Kurum, yüksek şiddetli sarsıntıda en az bin 200 ev ve dükkanın yıkıldığını, binaların altında kalan yüzlerce kişinin hayatını kaybetmiş olabileceğini duyurdu.
YA RABBİM CÜMLE MÜSLÜMANLARA KOLAYLIKLAR VER RAHMET ET.

14 Nisan 2013 Pazar

KALBİNİ BIÇAKLAMAK MI KURTARIR, EMANETE İHANET ETME

Kalp damar hastalıklarına davetiye çıkaran 10 önemli neden:

1-GENETİK FAKTÖRLER: Ailesinde erken yaşta damar sertliği problemi olan kişilerde bu hastalık ortaya çıkmışsa; genetik risk bulunuyor. Ayrıca annede veya kardeşte doğumsal kalp hastalığı bulunması yeni doğacak bebekte yüksek ihtimal ile doğumsal kalp hastalığı olacağını gösteriyor.

2-YAŞ VE CİNSİYET: Kadın vücudunun doğal olarak ürettiği östrojen hormonu, damar sertliğini önlüyor. Bu nedenle hastalık erkeklerde daha çok görülüyor. Ayrıca 55 yaş üstü erkek hastalarda gerek koroner kalp hastalığı, gerekse dejeneratif tipte kalp hastalığı çok fazla görülüyor.

3-DİYABET HASTALIĞI: Diyabetik annenin çocuklarında doğumsal kalp hastalığı riski daha fazla oluyor. Erişkin tipi diyabette damar sertliği daha hızlı seyrettiği için koroner damar hastalığı ve koroner by-pass cerrahisi diğer hastalara göre daha sık görülüyor. Ameliyat olan hastaların yüzde 30-40'ını şeker hastaları şeker hastaları oluşturuyor.

4-SİGARA KULLANIMI: Dünya Sağlık Örgütü'nün tanımına göre günde bir sigara içen kişi bile tiryaki kabul ediliyor. Sadece sigarayı bırakarak ya da azaltarak damar sertliğinin ilerlemesini, koroner kalp hastalıklarını ya da kalp krizi geçirme riskini yüzde 50 oranında azaltmak mümkün.

5-YÜKSEK KOLESTROL: Kolesterolün bir nedeni dışarıdan aldığınız yağlı gıdalar, diğeri ise vücudun kendi ürettiği kolesterol. Vücudun ürettiği kolesterolü engellemenin tek yolu ilaç kullanımı. Bir şekilde damar sertliği saptanmış ise kolesterolün mutlaka 100'ün altında olması gerekiyor. Yüksek değerler diyetle düşürülmezse ilaç tedavisi uygulanıyor.

6-TANSİYON YÜKSEKLİĞİ: İdeal kan basıncı 12/8'dir. Ayrıca 8,5/13,5'lik bir kan basıncı da tolere edilebiliyor. Ancak şeker hastalığı veya damar sertliği olan kişilerde, kan basıncı mutlaka 12/8'e getirilmeli. Hastanın tansiyonunun farkında ve doktorla işbirliği içinde olması gerekiyor.

7-FAZLA KİLO ALIMI: fala kilo kalp hastalığına zemin hazırlıyor. Kilolularda insülin direnci oluyor, kan şekeri yükseliyor. Bu yüzden erkeklerde bel çevresinin 102 cm. altı olması isteniyor. Ameliyat edilen hastaların yüzde 60'ını aşırı kilolu hastalar oluşturuyor.

8-HAREKETSİZ HAYAT: Kalp hastalarının haftada en az üç gün, yarım saati bulan tempolu yürüyüş, yüzme veya bisiklet gibi sporları yapmaları gerekiyor. Bu egzersizler tansiyonu dengelemek ve ideal kiloya ulaşmak için de yararlı aktivitelerden kabul ediliyor.

9-STRESLİ YAŞAM: Stres, kalp krizlerini tetikleyen bir faktör. Stresi yok etmek günümüz şartlarında çok zor. Ancak mümkün olduğunca strese sokan faktörlerden, insanlardan ve ortamlardan uzak durmak, hoşlanacağınız hobilerle uğraşmak kalp hastalıklarını önlüyor.

10-HAMİLELİK SÜRECİ: Anne karnındaki bebeklerde kalbin oluşumu genellikle gebeliğin ilk 12 haftasında tamamlanıyor. Bu süre içerisinde annenin maruz kaldığı viral enfeksiyon, röntgen ışınlarına maruz kalma, ilaç kullanımı, annenin aşırı alkol ve sigara tüketimi kalp hastalıklarının ortaya çıkmasında önemli rol oynuyor... ALINTILANDI

13 Nisan 2013 Cumartesi

UÇAĞIMIZDA KORKUNÇ ANONS, ENDONEZYA DA SUYA İNİŞ:

Endonezya’nın Bali adasına uçmakta olan yolcu uçağı, pisti ıskalayınca suya iniş yaptı.

Pisti 200-300 metre ıskaladığı belirtilen uçak, iniş esnasında çok büyük hasar yaşamazken, en büyük hasarın kuyruk kısmında oluştuğu görüldü.

Endonezya’nın en büyük özel havayolu şirketi olan Lion Air’a ait bir yolcu uçağı, Bali adasına iniş esnasında pisti ıskalayınca suya iniş yaptı. 101 yolcu ve 7 mürettebatın bulunduğu uçakta 22 kişi yaralandı. Büyük panik yaşanan uçağın sığ sulara düşmesi faciayı önledi.

ÖTE YANDAN:
İngiliz British Airways'e ait iki yolcu uçağında geçtiğimiz yıllarda yanlışlıkla yapılan "Düşüyoruz" ve "Okyanusa acil iniyoruz" anonsunun bir benzeri de perşembe günü THY uçağında yaşandı.

151 yolcu kapasiteli THY'nin Boeing 737-900 tipi TK 2360 sefer sayılı uçağı, İstanbul-Adana seferini yapmak üzere saat 10.25'te Atatürk Havalimanı'ndan havalandı. Uçak bir saat 20 dakika sonra Adana Şakirpaşa Havalimanı'na iniş için alçaldığında otomatik anons sisteminden "Suya iniş yapabiliriz, hazırlıklı olun" sözleri duyuldu.

Anons üzerine yolcular büyük korku ve panik yaşadı. Daha sonra otomatik sistemdeki yanlışlıktan kaynaklandığı söylense de yolcular yaşadıkları şoku uzun süre üzerlerinden atamadı. Kabin görevlileri, büyük tedirginlik yaşayan yolculardan yanlış anonstan dolayı özür dilerken, uçak saat 12,00'de Adana'ya iniş yaptı. Yolcular yanlış anonstan dolayı yaşadıkları korkuyu aileleriyle paylaştı. Kabin görevlileri uçak indikten sonra da yolculara, "Arızadan dolayı anonslar karıştı özür dileriz" dediler. Yolculardan bazıları da yanlış anonsla ilgili düzeltme anonsu yapılmadığını söylerken, bazı yolcular ise kendilerine uçuş sırasında yanlış anonsla ilgili bilgi verilmediğini iddia ederek tepki gösterdiler...


10 Nisan 2013 Çarşamba

Selam olsun: sabredenlere,direnenlere, putları kıran İbrahim'e

Selam olsun putları kıran İbrahim'e:

 Andolsun, elçilerimiz (melekler), İbrahim’e müjde getirip “Selâm sana!” dediler. O, “Size de selâm” dedi ve kızartılmış bir buzağı getirmekte gecikmedi. 
وَلَقَدْ جَاءَتْ رُسُلُنَا اِبْرٰهٖيمَ بِالْبُشْرٰى قَالُوا سَلَامًا قَالَ سَلَامٌ فَمَا لَبِثَ اَنْ جَاءَ بِعِجْلٍ حَنٖيذٍ  Hud-69

Selam olsun sabredenlere,direnenlere:
“Sabretmenize karşılık selâm sizlere. Dünya yurdunun sonucu (olan cennet) ne güzeldir!” 
سَلَامٌ عَلَيْكُمْ بِمَا صَبَرْتُمْ فَنِعْمَ عُقْبَى الدَّارِ   Rad-24

9 Nisan 2013 Salı

BU AZİZ MİLLETİMİN DEĞERLERİYLE OYNANMIŞ MI?

Eski milli futbolcu, AK Parti İstanbul Milletvekili Hakan Şükür 2002 Dünya Kupası'ndan 11 yıl sonra yaptığı açıklamada, İlhan Mansız'ın formasında yapılan kısaltma ile kendi isminin, farklı görüşleri 'imanlı-imansız' şeklinde kavga ettirmek için kullanıldığını söyledi.

Erzurum Atatürk Üniversitesi'nde öğrencilerle bir araya gelen Şükür, geçmişte yaşanan problemler, 28 Şubat ve bütün darbelerin yaşandığı tarihlerde çok zorluklar yaşayan değerli insanlar olduğunu söyledi. 2002 Dünya Kupası'ndan sonra Devlet Güvenlik Mahkemesi'ne (DGM) gittiğini anlatan Şükür, "Bunları niye yaşadım diye kendi kendime sordum. Ama sonra iyi ki yaşamışım dedim. Zaten hayat bu ikisi arasında gidip gelen bir şeydir. Bugün o kadar anlatacak şey var ki. 2002'de jandarma, polis... Bu durumu yaşadığımda dönem itibariyle 'Acaba ben ne yaptım' diye tedirgin oldum. Dünya Kupasında yaşanan olayı herkes bilir. Bir cuma namazından sonra ortaya çıkan faklı düşünceler..." şeklinde konuştu.

Türkiye'de bir dönem oluşturulan çatışma ortamına dâhil edildiklerini anlatan eski milli futbolcu Şükür, "İlhan Mansız'ı hepiniz tanıyorsunuz. Ben çok severim, çok değerli bir kardeşim. Formasında İ.Mansız yazılmıştı. Şimdi bunun en hafif ibaresi ne olabilir? Ben ne kadar öyleyim o tartışılır, ama ben imanlı, o arkadaşın formasından alıntı yapıp imansız ve imanlı gibi algılatmak istenmesinin sebebi sizce ne olabilir? İlhan'ın dedesi çıktı, annesi çıktı, babası çıktı 'ne münasebet' dedi. Kendilerini anlatmak zorunda kaldılar. Bu ülkenin evlatları inançlılar, ama buradan bir çağrışım yapmak, bana vurmak, beni farklı yerlere götürme çabası... Daha önce bana atfedilen 'Ben Türk değilim' kelimesi ile bağdaştırıldığında ne yapılmak istendiğini anlatan bir tablo ortaya çıkıyor." ifadelerini kullandı.

İnsanların düşüncesinin karşılığını aldığını da aktaran Şükür, "Üç gün uyumadığım zamanlar oldu. Ben sporcuyum, ülkeme hizmet etmek için oradayım. Ama çok farklı haberlerle farklı bir şekilde insanların önüne atıldık. İlhan kardeşimiz de farklı şeyler yaşadı. Bunları yaşamak ve o sahaya çıkıp insanları farklı farklı görüşler içersinde kavga ettirmek o zihniyetin yapmış olduğu çok ağır şeylerdi." dedi...

8 Nisan 2013 Pazartesi

NATO SALDIRDI 11 ÇOCUĞU KATLETTİ

NATO SALDIRDI 11 ÇOCUĞU KATLETTİ!
!

Afganistan'ın Pakistan sınırında bulunan Kunar vilayetinde NATO'nun düzenlediği hava saldırısında 11'i çocuk 12 sivil yaşamını yitirdi.
Afganistan'ın Pakistan sınırında bulunan Kunar vilayetinde NATO'nun düzenlediği hava saldırısında 11'i çocuk 12 sivil yaşamını yitirdi. Operasyonda 8 Taliban üyesi ölü ele geçirildi.  gece yarısı koalisyon güçlerinin düzenlediği bombardımanda, hayatını kaybeden çocukların 1 ila 14 yaşlarında olduğu bildirildi.

Kunar Valiliği Sözcüsü Vasifullah Vasifi, AA muhabirine yaptığı açıklamada, NATO'nun hava saldırısında 11 çocuk ve 1 kadının yaşamını yitirdiğini, en az 5 kadının ağır yaralandığını söyledi. Vasifi, yaralılardan bazılarının durumunun kritik olduğunu ifade etti.

Kunar Emniyet Müdürlüğü yetkilileri de operasyon sırasında "8 Taliban üyesinin etkisiz hale getirildiğini, 4 şüphelinin de gözaltına alındığı" kaydetti.

Uluslararası Güvenlik Destek Gücü'nden (ISAF) yapılan açıklamada ise Kunar'da sivil kayıplar olduğunun bilindiği ancak açıklanan rakamların henüz doğrulanamayacağı belirtildi. ISAF'ın açıklamasında ayrıca hava desteği talebinin Afgan ordusu tarafından değil koalisyon güçlerince istendiği vurgulandı.

Taliban'ın Zabul kentinde düzenlediği intihar saldırılarında biri diplomat 6 Amerikalının hayatını kaybetmesinin ardından koalisyon güçleri, Afganistan'da birçok noktada operasyonlarını arttırmıştı.

7 Nisan 2013 Pazar

LİRANIN BEŞ'İ MORARDI 50 YERİNDE

Merkez Bankası'nın hakim rengini mor olarak değiştirdiği yeni 5 liralık banknotlar yarın tedavüle çıkarılacak.
Merkez Bankası, 5 liralık banknotların hakim rengini mor olarak değiştirmişti. Yeni banknotlar yarın tedavüle çıkarılacak. Renk değişikliğiyle 5 ve 50 liranın renk benzerliği nedeniyle yaşanan sorunların giderilmesi amaçlanıyor.

Ayrıca Banka tarafından 1 Ocak 2009'da tedavüle çıkarılan ve halen tedavülde bulunan E-9 Emisyon Grubu 1. tertip Türk Lirası banknotlara kıyasla, II. tertip 200, 50 ve 5 liralık banknotlardaki imzalarda da değişikliğe gidilecek.

200 ve 5 liralık banknotlarda Başkan Erdem Başçı ile Başkan Yardımcısı Mehmet Yörükoğlu'nun, 50 liralık banknotlarda ise Başçı'nın yanı sıra Başkan Yardımcısı Turalay Kenç'in imzaları yer alacak.

Söz konusu banknotlar, imzalar ve 5 liralık banknottaki renk değişimi dışında, boyutları, ön ve arka yüz kompozisyonlarıyla genel nitelik ve görünümleri bakımından tedavüldeki banknotlarla aynı olacak. 1. ve 2. tertip banknotlar birlikte tedavülde bulunacak.

E-9 emisyon grubu 2. tertip banknotlar da yarın tedavüle verilecek

6 Nisan 2013 Cumartesi

Aile hekimleri için de "randevu sistemi"

Sağlık Bakanlığı,
aile hekimleri için de "randevu sistemi" başlatacak.

Türkiye Halk Sağlığı Kurumu Başkanı Mustafa Aksoy, vatandaşların aile hekimlerinden daha iyi hizmet alabilmesi ve muayene sırası beklememeleri için "randevu sistemi"ne geçileceğini söyledi.  

Sistemi ile vatandaşın çok daha kaliteli sağlık hizmeti alacağını ifade eden Aksoy, şunları söyledi: 

"Aile hekimlerini hasta yoğunlukları sabahtan öğleye kadar olmakta. Yoğunluk nedeniyle hekimlerin bu saatlerde hastalara ayırdıkları zaman kısıtlı oluyor. Halbuki öğleden sonra ise hasta sayısı çok daha az oluyor. Bunun önüne geçmek için randevulu sisteme geçiyoruz."  

Aile hekimliği için randevu sistemini şimdilik zorunlu tutmayacaklarını kaydeden Aksoy, "Sistemin uygulamasına talep eden aile hekimlerimizle başlayacağız ve zaman içinde özendireceğiz. Daha sonra yaygınlaştıracağız" diye konuştu.

5 Nisan 2013 Cuma

BESİN ALERJİSİ ve BİLİMSEL AÇIKLAMASI

Çukurova Üniversitesi Çocuk Alerji İmmunoloji Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Gülbin Bingöl Karakoç, besin alerjilerinin özellikle çocukları etkilediğini söyledi. 

Dünya Alerji Haftası nedeniyle yazılı bir açıklama yapan Prof. Dr. Gülbin Bingöl Karakoç, dünyada besin alerjilerinin 220-250 milyon insanı, özellikle çocukları etkilediğini kaydetti.

Besin alerjisinin sıklığının giderek artığını ifade eden Karakoç, "Bunun yanında besin alerjilerin neden olduğu klinik tabloların ağırlığı da artıyor ve kompleks durumlar karşımıza çıkıyor. Bu nedenle Dünya Alerji Haftası'nda besin alerjileri ile ilgili farkındalığı artırmak, tanı ve tedavide standardizasyonu sağlamak, halkı ve hastaları bilinçlendirmek, tüm dünyada besin etiketlemenin gerekliliğinin önemini vurgulamak üzere çalışmalar yapılacak." dedi. 

Prof. Dr. Karakoç'un Dünya Alerji Haftası nedeniyle yapılan açıklamasında besin alerjisine ilişkin bilgiler verildi. "Besin reaksiyonlarını iki gruba ayırabiliriz. Birinci grup besine karşı immünolojik olmayan mekanizmalar ile oluşan, her türlü anormal yanıtın bulunduğu "besin intoleransı" olarak nitelendirilen gruptur. İkinci grup ise besin alımı ile gelişen spesifik immün yanıt sonucu gerçekleşen aşırı duyarlılık reaksiyonlarıdır ki bu durum besin alerjisi olarak tanımlanır.

Besin alerjilerine en sık neden olan besinler ülkelere göre sırası değişebilse de; inek sütü, yumurta, yer fıstığı, ağaçta yetişen kuruyemişler, deniz ürünleri, kabuklu deniz ürünleri, soya ve buğdaydır. Besin alerjileri hayatın erken döneminde başlayan alerjik hastalıklardır. Birçok organı etkileyebilir. En sık deri bulguları görülür (egzama, ürtiker gibi). Gastrointestinal sitemde kusma, ishal, kanlı kaka, gaz sancısı gibi bulgulara neden olabilir. Astım, alerjik nezle gibi diğer alerjik hastalıklarla birlikte görülebilir. En önemli tablo hayatı tehdit edebilecek anaflaksi dediğimiz durumdur. Bu durumda acil müdahale şarttır."

Besin alerjisi tanısında hastadan ve ebeveynlerden alınan bilginin çok önemli olduğunu belirten Prof. Dr. Karakoç şunları ifade etti; "Bulguların besinle ilişkili olması gerekir. Bunun yanında besin ile yapılacak deri testleri ve kanda besine özgül IgE'nin kantitatif ölçümü yardımcıdır. 

Esas tanı yükleme testi olarak adlandırılan besinin diyetten çıkarılması ile bulguların düzelmesi ve besinin diyete tekrar eklenmesi ile bulguların yeniden oluşması ile konulur. Çocuklarda gereksiz besin eliminasyonunun büyümeyi ve hayat kalitesini etkileyebileceği göz önüne alınarak tanın kesinleştirilmesi önemlidir. Besin alerjisi yaşla beraber azalırken, inek sütü, yumurta gibi sık görülen besin alerjileri yüzde 80 oranında düzeliyor."  ALINTI.

3 Nisan 2013 Çarşamba

Esed'i o günden beri canlı gören yok

Yeni Bir İddia Daha, taraftarı olan biriler Esed Yaşıyor Süsü Veriyor.

Esed’in öldürüldüğü yada yaralandığı  haberlerleri Sosyal medyada günden güne yayılırken , öldürüldüğüne ait ispatı edilecek net bir haber veya net bir doğrulama haberi verilmemişti.
İddiaların arkasının kesilmediği Suriye’de eğer Esed halen yaşıyorsa ekranlara çıkıp güncel konu içeren bir konuşma yaparak ancak yaşadığını ispatlıyabilir.

Esed rejimine yakınlığı ile bilinen birilerine göre  Esed ölmemiş ve birilerine röportaj verdiği videosu  görülüyor. Bazı ajanslara göre birileri, eski bir videoyu yeniden servis etmiş ve Esed ile aralarındaki sohbetin sesini keserek zaman mekan ve tarih konusunda karartma yaptıklarını iddia ediyorlar. Diğer bir iddia ise birilerin  tweet adresinde suriyede olduğunu belirtirken konu ile ilgili hiç bir ek bilgi yazmamış ve Esed ile röportajından hiç bahsedilmemiştir.

Kendilerini Suriye Duma Şehitler Tugayı diye adlandırdıkları  bir gurubun  açıklamasına göre Esed öldürülmüş ve 12 sat içinde medyaya çıkmazsa öldüğü kesinleşmiştir diye iddiaları vardı. birilere göre Esed yaşıyor ve röportaj verdiğini iddia ediyor. 
Evet biz bunda iddia diyoruz. Çünkü Esed ölmedi ise ekran karşısına çıkıp güncel bir konu hakkında konuşması gerekir

İddiaların arkasının kesilmediği Suriye’de eğer Esed halen yaşıyorsa ekranlara çıkıp güncel konu içeren bir konuşma yaparak ancak yaşadığını ispatlıyabilir.
Bir kaç gün önce buna benzer haber Sosyal medyada baya bi yankı bulmuştu.
Haberin kaynağı olarak belirtilen biri Arapça biri İbranice iki sitede ise Esad’ın ölmediği, ağır yaralı olarak başkent Şam’da bulunan El Şami Hastanesi’ne kaldırıldığı ifade etmişti. Ancak resmi bir teyit bu haberlerde de yer almamıştı.

1 Nisan 2013 Pazartesi

AVUKATLARA BAŞÖRTÜ VİZESİ TAMAM.



Danıştay, Barolar Birliği'nin yaptığı itirazı oy çokluğu ile reddetti. Avukatlar, başörtüsüyle duruşma salonuna girebilecek.

Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, avukatların başörtüsü ile duruşmalara girmesine olanak tanıyan, Danıştay 8. Dairesi'nin kararına yapılan itirazı reddetti. Kurul, kararının gerekçesini önümüzdeki günlerde açıklayacak.

Avukat kimliğinin yenilenmesi istemiyle yaptığı başvuru, başörtülü fotoğraf verdiği gerekçesiyle Türkiye Barolar Birliği'nce reddedilen başörtülü bir avukat, Türkiye Barolar Birliği meslek kurallarının 20. maddesinin iptali istemiyle Danıştay'da dava açmıştı.

Davayı görüşen Danıştay 8. Dairesi, 20. maddedeki "Avukat ve avukat stajyerleri mesleğe yaraşır bir kılık ve kıyafetle, başları açık olarak mahkemelerde görev yaparlar" düzenlemesindeki "başları açık" ibaresinin yürütmesini oy çokluğu ile durdurmuştu.

Davalı Türkiye Barolar Birliği, Danıştay 8. Dairesi'nin bu kararına itiraz etti.

Başvuruyu görüşen, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, itirazı oy çokluğu ile reddetti.

Kurulun gerekçesi, önümüzdeki günlerde açıklanacak.

Danıştay 8. Dairesi davayı esastan da görüşerek karara bağlayacak. ..